Balığın Büyüyüp Çoğalması Ufakların Bırakılmasına Bağlıdır :

Ufakların büyüme şansı olmazsa balığın çoğalması da mümkün olmaz. Bu yüzden avcılığın ekonomik boya ulaşmış balıklar düzeyinde yapılması gerekir. Ekonomik boya ulaşmamış balıkların avı balığın bitmesine sebep olur. Aynı zamanda bu yaklaşım büyük bir israfa sebep olur. Balık stoklarını tüketmenin en kısa yolu, ekonomik boya ulaşmamış balıkların avıdır. Balığımızı çoğaltmak istiyorsak bu yaklaşımdan hızla vazgeçmemiz gerekir.

Olgunlaşmış Ürünler Hasat Edilir
10 Kg kadar büyüyen bir balığı, 200 – 300 gr olduğunda avlayıp yemek ne kadar akıllıcadır? Bir besin kaynağını yok etmenin en kestirme yolu bu olsa gerek. Ne büyük bir çelişkidir ki, bu tür avı yapan hemen her avcı büyük balık avı yapmayı hayal eder. Oysa kaza ara ağına veya oltasına 500 gr balıklar takılsa ne sevinir. Adeta dünyanın en büyük balığını avlamış kadar sevinir. Ama ağa veya oltaya takılan balıklar 3 Kg ve üstü olmaya başladığında artık işin rengi değişir.

Ufak Balık Avından Büyük Balık Avına Geçiş
Özellikle olta ile balık avında 3 Kg bir av psikolojik sınırdır. 3 Kg altında av yapıldığında avcının gözünde bu yenecek et parçasıdır. Balık bir can taşıdığı algılanmaz. Bu algı balık 3 Kg ve üstüne çıktığında algılanmaya başlanır. Bu aşamadan sonra avcılık aşaması başlar. Bir başka anlatımla; ufak balık yakalayanlar bunu sadece karın doyurmak için yaparken, büyük balık avlayanlar bunu avcılık kabiliyetlerini geliştirmek için yaparlar. Avladıkları balığın bir can taşıdığını bilirler. Eğer ihtiyaçsa alırlar. İhtiyaç değilse geri salarak balığın çoğalmasına katkı sağlarlar.

Avcı ile Avcı Olmayan Arasındaki Fark Nedir
Avcı ne avlamak istediğine önceden karar verir. Plan yaparak ava çıkar. İhtiyacının dışında bir av yapmaz. Kazayla oltasına takılan istemediği balıkları geri salar. Oysa avcı olmayan kişi toplayıcıdır. Bir planı olmadığı için oltasına ne takılırsa torbaya atar. Günün sonunda “bu kadar balığı ne yapacaksın” diye sorana vereceği akıllıca bir cevabı yoktur. Balığı bitirmek için çabaladığının farkında değildir. Seneler sonra balık yakalayamayınca, ilk olarak o “balığı bitirmişler” der. Bu cümleyi inanarak kurar. Çünkü av yaparken ne yapacağını planlamayan kişinin sonrasında ne yaptığını bilmesini beklemek hayalcilik olur. Plansızlık kaosu getirir. Avcı olmayanın sonu hayal kırıklığı ve hüsrandır. Çünkü balığı bitirmek için çabaladığının farkında bile değildir.

Balığı Bitirmeye Çabaladığını Bilmeyen Adama Örnek
Avcı 20 Kg bir Akya avlıyor. Avcı olmayanda 500 Gr 30 adet Akya yavrusu avlıyor. Avcı olmayan dönüp 20 Kg Akya avlayan avcıya “sen denizdeki balığı bitirdin” diyor. Bunu niçin söylüyor? Kıskandığı için mi, Kg bazında denizden daha fazla et aldığı için mi? Oysa avcı denizden sadece 1 adet büyük balık alırken, avcı olmayan denizden 30 adet yavru balık alıyor. Oysa mesele denizden kaç adet balık eksilttin olmalıdır.

Denizden 1 adet büyük balık alan, denizden 30 adet yavru balık alandan daha fazla et tedarik eder. Yani en az adet ile en fazla eti tedarik etmiş oluyor. Bu tespit avcılığın temel prensibi olmalıdır. Mesele avcılıkta ekonomik verimlilik ve sürdürülebilir avcılıktır.

Avcı olmayanın avladığı 30 adet yavru balık denizde kalsaydı ne olurdu? Yavru balıklar 20 Kg olana kadar kaç dönem denize yavru balık bırakırdı? Yavru balıklar 20 Kg olana kadar kadar geçen süreçte denizde Akya miktarı ne kadar artardı? İşte avcı olmakla, olmamak arasındaki fark budur. Avcı, makul boya ulaşmış balıkların avını ihtiyacı kadar yapan kişidir. Avcı, planlı bir şekilde balığın çoğalmasına katkı sağlayan kişidir. Avcı, ihtiyacı olmayan veya istemediği balık oltaya takıldığında hiç düşünmeden geri salan kişidir. Avcı av yapar. Denizden et toplamaz.

Büyük Balık Avı: https://youtu.be/dl-uyEQ236Q