Bir Amatör Balıkçının Trakonya Macerası :
2015 Nisanında Türkbükü‘nde izinli bir günümüzde iskeleden balık tutmaya kara verdik. Bir kaç olta kullanıp, tüm teşkilatı kurduk. Rastgele diyerek oltaları denize attık. Bir süre sonra oltalardan birinde balık olduğunu anlayıp, heyecanlandık. “Oda ne” oltamızda tropikal akvaryum balığı gibi çok sevimli, hatta renkli bir balık vardı. Salmamız gerektiğini düşünüyorduk. Merak da etmiştik. “Ne balığı bu acaba” diye… Benim gibi balıktan çok anlamayan bir Ankara’lı için ilk akla gelen düşünce bu yöndeydi. Yanımdaki arkadaş balığın resmini çekip google‘da aratmakla meşgulken, ben direk balığı tutup oltadan çıkarma gafletine kapıldım. Sırt yüzgecindeki dikenleri fark etmedim. Tam o esnada arkadaşım yaptığım şeyi fark edip, dehşete kapıldı. “Yapma diye bağırıyorken” ben solungaçlarının olduğu bölgeden tutma gafletini gösterdim. Orada bir şey yok gibiydi. O sevimli balığın solungacını açıp o minnacık şeffaf iğnesini sokması bir oldu.
Arkadaşımın telefonunun ekranında, balığın cinsinin Trakonya olduğu bilgisi aynı anda belirdi. Ben henüz tehlikenin farkında değilken, arkadaşım acilen oltaları toplamaya başladı. Ben de elimdeki kanı fark edince deniz suyu ile yıkama gereksinimi duydum. İyi ki tatlı su kullanmamışım.
Acilen arabayla beş dakika mesafedeki sağlık ocağına gitmek üzere yola çıktık. Başparmağım şişip kızarmaya başlamıştı bile. Ne yazık ki pazar günüydü. Sağlık ocağında kimseye ulaşamadık. Kapı kapalıydı. Bodrum’da en yakın hastane yirmi dakikalık mesafedeydi. 112 yi aradık. Sağlık Ocağında birilerinin nöbetçi olduğunu öğrendik. Kapılar, bizim telefonumuzdan sonra açıldı. Bizi, hemen sağlık ocağının önünde duran ambulansın içine aldılar. Trakonya’nın resmini gösterdik. Pek anlamadılar ve çok da önemsemediler. Boğazıma baktılar. Kalbimi dinleyip nabzımı ölçtüler. “Alerjin yok” deyip, bıraktılar. “Dilersem, Bodrum’da hastaneye gidebileceğimi, başka bir şey yapamayacaklarını ve çok da acil bir durum olmadığını” söylediler. Biz de kızgın bir şekilde ambulanstan inip, Bodrum merkeze doğru yola çıktık.
Gittikçe parmağımda müthiş bir acı başlamıştı. Elim kupkuru olmasına rağmen, başparmağımdan terler damla, damla akmaya başladı. Sağlık Ocağındaki muameleden sonra özel hastaneye gitme kararı aldık. 15 – 20 dakika sonra Bodrum’da özel bir hastanenin acil servisine başvurduk. “Trakonya” der demez işi gücü bırakıp benimle ilgilendiler. Önce bir güzel parmağımı inceleyip iğne aradılar. Üzerine bir solüsyon döküp, alerjen bir iğne yaptılar. Ardından bir serum bağladılar. İçine bir şeyler karıştırdılar. “Çok sağlam bir bünyem olduğunu ve alerjimin de olmadığı için şanslı olduğumu” söylediler. Kısaca beni telkin edip, bir güzel ilgilendiler. Yaklaşık 40 dakika kadar müşahede altına aldılar.
Sonuç:
Yaklaşık bir hafta başparmağımı bükemedim.
Eğer hastaneye gitmeseydim
- Bir seneye yakım parmağımı kullanamayacağımı,
- Vücudumun bir süre sonra olumsuz tepkiler verebileceğini,
- Alerjimin olması durumunda ilk 10 dakikada kalbimin durabileceğini,
- Boğazımın şişip, solunumu durdurabileceğini,
parmağım iyileştikten çok sonra öğrendim.
Siz, siz olun tanımadığınız hiç balığa elle dokunmayın…
Trakonya Avının Videosu: https://youtu.be/FgXlAhvN4VE