Büyük Balık Avı Psikolojisiyle Sportif Balıkçılık Yaygınlaşır :
Büyük Balık Avı İnsanları Şaşkına Çevirir
Büyük balık avı insanları şoka sokan bir durumdur. Büyük balık avı için hayaller kurulur. Ama gelen balığın boyutlarında bir balık avlayabileceklerini düşünemez. Oltaya takılan büyük balığın ne kadar güçlü olabileceğinin hesabını yapamaz. Olta gerilip kaloma boşalmaya başladığında ne yapacağını bilemez. Tam anlamıyla şoka girer. Kaloma şiddetle boşaldıkça kasılıp kalır. Çaresizliği hisseder. Eğer yanında usta bir avcı varsa şoktan çıkmasına yardımcı olur. Böylece balıkla mücadeleye başlar. Usta avcının yönlendirmeleri doğrultusunda avını sürdürür.
Büyük Balık Avında Kaloma Kullanımın Önemini Kavramak
Bu aşamada büyük balık avının ne kadar yorucu bir iş olduğunu öğrenir. Kaloma kullanımının büyük balıkta hayati bir rolü olduğunu anlar. Kaloma kullanımı ne kadar ustalıkla yapılırsa mücadele o kadar kolaylaşır. Yorulunca yanındakilerin yardımına muhtaç olduğunu fark eder. Balığın bu dayanılmaz gücü onda balığa karşı ilk saygının oluşmasını sağlar. Balığın teslim olmamak için direnmesi ve avcıyı inanılmaz derecede yorması balıkçıyı tarifi mümkün olmayan ruh hallerine sokar. Bütün bu şaşkınlık verici değişimler avcıyı başka bir boyuta taşır.
Büyük Balığı Suda Görmenin Yarattığı Sevinç
Balığı teknenin altında dönerken görmek çok güzeldir. Bu kadar büyük balık hayal edilmediği için insanlar gözlerine inanamazlar. Sonra balık tekneye alındığında şaşkınlık daha da artar. Balığın boyutları beklentilerin üzerindedir. Balık çok güzeldir. Bu haliyle her türlü takdiri hak eder durumdadır. Tam bu hisler içindeyken insanın aklına “biz bu balığı almayı gerçekten hak ediyor muyuz?” diye geçer. Bu aşamada avcı bu kocaman canlıyla em-pati kurmaktadır. Bu kadar büyük balığı almak ne kadar doğrudur?
Büyük Balık Avında Sportif Balıkçılık
Artık avcı balığı bırakma moduna girmiştir. Ufacık bir teşvikle rahatça balığı bırakabilir psikolojiye ulaşmıştır. İlk balık alınması bana göre haktır. Ama daha sonraki avlarda balık avı ihtiyaç değilse bırakmak çok daha doğrudur. Bazılarının iddia ettiğinin aksine bir balık deniz yaşamında çok şeyi değiştirebilecek bir potansiyele sahiptir. Bir balığın 10 yıllık üreme periyotunda yumurtadan çıkan balıkların %5 – %10 yaşasa çok fazla fark yaratacağını hesaplamak çok zor olmasa gerek.
Sportif Balıkçılığın Yaygınlaşması
Bu aşamaya gelmiş avcılarla sportif balıkçılık yapmak çok kolaydır. Artık onların gözü doymuştur. Balık avında etin önemi kalmamıştır. Önemli olan avın keyfini sürmektir. Artık olay zorunlu ihtiyaç zamanlarında av yapabilecek potansiyele ulaşma meselesi olmaktadır.
Büyük balık avı yaygınlaştıkça bu psikolojinin yaygınlaşması da devamlılık kazanacaktır. Özellikle 20 – 30 Kg üstü balıkları pek çok insan almayıp geri salmayı alışkanlık haline getirecektir.
Sezon Başında Sinarit Avı Videosu: https://youtu.be/oZlb1MwdQac
Sportif balıkçılık bilincinin gelişmesine katkı yapacak güzel bir yazı. Gerçekten uzun yıllarda büyüyen bu balıkları serbest bırakmanın yararları anlatılmakla bitmez… Yaşa ve yaşat felsefesi en güzeli. Balıkçının yiyeceği bir – iki kilo balık için 30 kilo balığın yok olması bana biraz anlamsız geliyor. Bir yanda içimizdeki avcılık güdüsü, bir yanda da aklımız. Bu arada denge sağlamak gerekir. Bu şekilde avcılık kültürümüz gelişir.
Aslında benim sormak istediğim bir şey var. Bazı balıklar oltaya yakalanıp derinlerden yukarı çıkınca hava keseleri şişer. Siz bıraksanız da artık yaşayamaz. Örneğin Mezgit Balığı… Akyalarda durum sanki farklı gibi. Zira sizin bıraktığınız balıklar salına salına derinliklere doğru gidiyor. Yani Akyalara bir şey olmuyor mu?
Küçük olan veya ihtiyaç fazlası olan balığın sportif balıkçılık kapsamında geri bırakılması balık stoklarının geleceği açısından çok önemli bir tercihtir. Bu konuda yapılan her çalışmaya destek olmak bizim görevimizdir. İhtiyaç fazlası olan ama bırakılması yaşamı devam ettirecek yaralanmalar nedeniyle mümkün olmayan balıkların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması adına alınmasında da hiç bir sakınca yoktur. Bunun denetimi ancak avcının vicdanına kalmış bir durumdur. Denetimi avcı kendisi yapmalıdır. Bu kültür düzeyine ulaşmamız gerekmektedir.
Balıkları solunum açısından keseli balıklar ve havayı kanında taşıyan balıklar olarak ayırabiliriz. Havayı kanında taşıyan balıklar açısından geri bırakma bir sorun teşkil etmez. Keseli balıklar sizin de belirttiğiniz gibi derin sulardan yüzeye gelirken havayı keselerinde tutmaları neticesinde bloke olurlar. Bu blokeyi gidermenin yolu hava kesesindeki havayı indirmektir. Bunun için yanımızda bir toplu iğne bulundurmak uygun olur. Yada benzer ince bir şeyi hava kesesine batırabiliriz. Delik ne kadar küçük olursa o kadar iyi olur. Hava bu durumda iner balık gidebilecek duruma gelir. Hala gidemeyecek durumdaysa yapacak bir şey yoktur. Bu balıkları ihtiyaç sahiplerine vermek doğru olacaktır.
Kesinlikle terapi isteyen balığa gelsin. Boşa ilaçla tedaviyle uğraşmayın…
Kesinlikle bu düşünceye katılıyorum. Önce deniz insanı rahatlatır. Suyla temasta olumsuz elektriğinizi alır. Sesiz ve güzel doğa insanı başka alemlere götürerek rahatlatır. Huzurlu insanda hastalık barınmaz. Temiz hava cabası…
Menderes abi bugünkü avda büyük bir zevk aldık. Perşembe gününü iple çekiyoruz. Emeklerinizin karşılığını kat kat alırsınız inşallah. Bugün bilmediğimiz birçok şey öğrendik. Benim için çok güzel bir tecrübeydi. Elinize, emeğinize sağlık.
Balık avının doğasında devamlı olarak öğrenmek vardır. Hepimiz balık avı esnasında öğrenciler gibi öğrenir, dersler alırız. Her av günü büyük bir tecrübedir. Ayrıca balık avı sohbet ve hoş zaman geçirme fırsatıdır. Sohbet iyi değerlendirildiğinde çok güzel iletişimlerin kurulması için ortam son derece uygundur. Pozitif enerjinin yüksek olduğu yerlerde çok olumlu gelişmelerin olması muhtemeldir. Değerlendirmek gerekir.