Büyük Balık Avı Turunda Gördüğüm En Kısmetlilerin Akya Avı :
Berna ile Barış balık avı turlarımıza katılan en kısmetli avcılardan. Niçin bu tanımlamayı yaptım? Bir balık avı düşünün, tanımlama şöyle: Non-stop. (Balıklar peşimizi hiç bırakmıyor).
Sabah 06.30 da tekneye biniyoruz. Sahilden 200 m. kadar açıldıktan sonra ilk oltayı denize bırakıyorum. Oltayı denize bırakırken her zaman yaptığım gibi, takımları nasıl kullanacaklarını, balık gelince ne yapmalarını gösteriyorum. Anlatmam daha bitmeden oltanın gerildiğini ve kalomanın akmaya başladığını görüyorum.
Hemen oltayı Berna hanıma uzatıp. “Hadi çekin” diyorum. Berna hanımın yüzünde bir şaşkınlık “niçin?” diye soruyor. Uzun senelerin verdiği sakinlikle “balık geldi” diyorum. Berna hanım oltayı memnuniyet ve şaşkınlığın harmanlandığı bir ruh haliyle sarıyor.
Biraz sonra ilk Palamut kovada. İlk balığın verdiği şaşkınlığın şokundan kurtulmadan oltaları denize bırakmaya çalışıyoruz. Henüz daha salma işlemi bitmeden yine balık geliyor. Bu durum Sulu Ada‘ya kadar böyle devam ediyor. Mütemadiyen balık çekiyoruz. Arada Lambuka da geliyor. Hacivat burnuna gelmeden oltaları topluyoruz. Sulu Adaya sohbet ederek gidiyoruz.
Sulu Ada‘ya varıca hiç beklemeden Palamutları yemli dip oltalarına takıp suya bırakıyoruz. Sulu Adanın kuzey kısmında oltaları 300 m. çekmeden Barışın oltası hızla geriliyor. Kaloma şiddetle akmaya başlıyor. Barış heyecanla “Akya geldi” diyor.
Berna’dan hemen oltayı toplamasını istiyorum. Berna sevinçle oltasını toplarken, Barış, “balık kaçtı” diyor. Barış’ın oltayı kontrol ediyorum. Evet, balık oltadan ayrılmış.
Biz ağıtlar yakmaya hazırlanırken, Berna “balık geldi, balık geldi” diyor. Kaloması hızla akmaya başlıyor. Bu sefer Barış’a dönüp oltasını hızla toplamasını istiyorum. Barış üzüntü, sevinç birbirine karışmış bir şekilde oltasını toplamaya başlıyor.
Tam Berna’nın oltasıyla ilgilenmeye başlamışken “bana yine balık geldi” diyor. Berna bir tarafta, Barış öbür tarafta oltaları çekme telaşı içindeler. Ben de bir o tarafa, bir bu tarafa yetişmeye çalışıyorum. O telaş içinde Barış’ın balığı yine oltadan ayrılıyor.
Berna bütün gücüyle oltasını çekmeye çalışıyor. Barış yıkılmış durumda. Berna da yorulmaya başladı. Akya ile uğraşmak kolay iş değil. Hiç kimse ilk deneyiminde tek başına Akya’yı çekemiyor.
Barış “bugün benim büyük balığı çekme şansım yok” diyor. Oltayı almak istemiyor. Akya’yı çekmek bana kalıyor. Benimde canıma minnet. Hiç bir zaman Akya çekme fırsatını geri çevirmem. Büyük balık olsun, gün boyu balığı çekip geri bırakayım. Beni ilgilendiren, müthiş keyif veren sadece mücadele kısmıdır.
10 dakikalık bir uğraştan sonra Akya teknenin altında daireler çizmeye başlıyor. O ne güzellik. Akya’yı tekneye alıyoruz. Barış ile Berna sevinç içinde. Tam anlamıyla balığa, ava ve mücadeleye doymuş durumdayız. Non-stop av oldu. Oltaları denize bıraktığımız andan, Akya’yı tekneye aldığımız ana kadar hiç durmadan oltalara balık geldi. Keyifle, Adrasan’a geri dönüyoruz.
Allah’a şükürler olsun. Her insana böyle av kısmet olsun.
Ben bu balığı çok seviyorum. Balığın teknenin altında döndüğü anı görüp, hoşlanmayacak insan yoktur. Tam bu noktada içimden hep “bu balığı geri bıraksam” düşüncesi geçer.
Büyük Balık Avı Turunda Gördüğüm En Kısmetlilerin Akya Avı
PALAMUT AVINA RAZIYDILAR OLTALARINA AYNI ANDA IKI AKYA TAKILDI
Aynı Anda İki Oltaya da Akya’nın Atladığı Video: