Büyük Balık Avında Yaşadığım Gelişim Süreçleri :
Büyük balık avına merak salan herkes kendine bir hedef balık belirler. Ya da bir sıralama listesi yapar. Benim hedef listemin başında Sinarit vardı. Sonra daha büyük bir hedef olarak Trança geliyordu. Üçüncü hedef de 10 Kg ve üstü bir balıktı. Hemen her konuda önüme benzer üç opsiyonu olan bir hedef koyarım. Bu hedeflerin öncelik sıralaması olmaz. Hedefe yöneldiğimde kaderim beni hangisine yönlendirirse o yöne memnuniyetle giderim. Çünkü bilirim ki, ilk başarı beni diğerlerine hızlıca ulaştıracaktır. Yani hangisini önce yaptığımın bir önemi yoktur. Önemli olan birisinden başlamaktır.
Akya Avlayarak Büyük Balık Maceramız Başladı
İsmi konmamış hedef genellikle daha kolay ulaşılacak hedeftir. İstanbul’u bırakıp 2003 yılının 15 Mayısında Antalya’nın Adrasan Köyüne ortağım Atilla Bal ile göçtük. İlk 15 gün içinde ismi konmamış hedefin Akya olduğunu öğrendik. Çünkü burada adı Mustafa Yılmaz olan otel sahibi bir abimiz vardı. O bizi Akya avına çıkarmayı vaad etmişti. İlk ava Atilla gitmişti. Ben aynı gün Almanya’da yaşayan tatile gelmiş bir Türk arkadaşa serbest dalış dersi veriyordum.
Saat 11.00 gibi Atilla ve Mustafa abinin balık avına çıktığı tekne, Adrasan Dalış Okulunun teknesinin yanından geçerken Atilla bana avladıkları 26 Kg Akya’yı gösteriyordu. Böylece ilk avımız 26 Kg Akya oldu. Sonra Atilla ile beraber kendi teknemiz ile Sulu Adaya büyük balık avına gittik. Adanın açığında zorlukla avladığımız Palamut ile Hacivat Burnu ile Adrasan Feneri arasında 9 Kg bir Akya avı yaptık. Bu da Atilla ile beraber avladığımız ilk Akya avı oldu. Olay böyle başladı.
Artık Hayallerimizi Sinarit Avı Süslüyordu
İlk Sinarit avını zıpkınla Tuzla Koyunda 2003 yılında yapmıştım. Sonra ikinci avı da aynı sene Hacivat Burnunda yaptım. Her iki Sinarit de 2 – 3 Kg arasıydı. Ama bunları avdan saymıyordum. Benim gönlümde olta ve zıpkınla 4 – 5 Kg Sinarit avları vardı. Özellikle olta avı yapmak istiyordum. Hep bu avı nasıl yaparım sorusunu kendime sorduğumda, 12 – 18 m arasında 2 – 4 mil hızlarda sabit çekebileceğim bir olta takımımın olması gerektiğini düşünüyordum. Ama bunu sağlamak için kurşun ağırlık dışında bir daldırıcı aparata ihtiyacım vardı. Bir turda bir arkadaş plastik bir daldırıcı getirmişti. Onu denedik. Ama hafif hızlandığımızda aparat dönerek su yüzü yapıyordu. Kısaca başarılı bir aparat değildi.
Almanya’dan 2004 kışında bir arkadaş büyük balık avı için geldi. Onunla çıktığımız turda yem balığı dışında büyük balık avı yapamamıştık. Ne yem balığıyla, ne de dip rapalasıyla büyük balık avlayamadık. Dönüşte arkadaş bana sarı renkli bir kurşun aparat uzatıp “bu trolling kurşunu işine yarar mı” diye sordu. Ona dönüp bu benim iki yıldır hayalini kurduğum aparat dedim. Hemen ekledi “keşke tur başlangıcında gösterseydin. Hiç yemlik balıkla uğraşmadan hemen bir takım yapıp Sinarit avı yapardık” dedim. Ama iş işten geçmişti. “Abi bu sende kalsın” dedi. “Peki bunu nereden alabilirim” diye sordum. Hemen adresi verdi. 2005 yılının kışında 13 adet kendim için, 13 adette Mustafa abi için Almanya’dan sipariş verdim. Bir ay sonra elimize ulaştığında Mustafa abiyle yeni oyuncağına kavuşmuş çocuklar gibi sevinç içindeydik.
İlk Büyük Sinarit Avımız İlham Vericiydi
Ama ne hikmettir ki, ilk büyük Sinarit avını trolling kurşunları beklediğimiz sırada yemli Akya Oltası ile yaptık. Mustafa abinin teknesi ile Ceneviz Koyuna doğru bir ava çıktık. Çoban Limanında yem balığı olarak Zargana Avı yaptık. Hatta Zargana için kıyıya çok yakın dolaşırken berrak suda 2 – 3 Kg arası Sinaritleri çıplak gözle görebiliyorduk. Onlarda kıyıda av yapıyorlardı. İki, üç adet Zargana avından sonra Palamut için rapala çekerek Ceneviz Koyuna doğru yol almaya başladık. Yolda benim oltama bir tane Palamut takıldı. Palamut’u Akya Oltasında yem olarak kullandım. Mustafa abi Zarganayı yem yaptı. İki olta ile büyük balık avına başladık. Sazak Koyunun girişine yaklaşırken oltama hafif bir vuruş oldu. Oltayı kontrol ettiğimde yem balığının sadece kafası kalmıştı. Kuyruk kancası da kopmuştu. O dönemde Domuz Balıkları bazen yemlere musallat olurdu. Domuz Balığı olduğunu düşündük. Ama daha detaylı düşününce Domuz Balığı öyle bir vuruşta bu yemi bu hale getiremezdi. Analiz yapmayı sonraya bırakıp ava devam ettik.
Ceneviz Koyunda Mustafa abi 4 Kg bir Akya avladı. Artık dönüşe geçmiştik. İkimizde Akya Oltasında Zargana çekiyorduk. Tam da benim yemi kaptırdığımız yere gelmiştik. Oltama bir şey asıldı. Mustafa abiye dönüp “tam da senin Akya boyunda bir balık” dedim. Oltayı hiç ara vermeden çektim. Balık teknenin altında gözüktüğünde gözlerime inanamıyordum. Kocaman bir Sinarit avlamıştık. Çok ama çok sevinçliydik. Mustafa abi de bende bu avın Sinarit avı konusunda bir milat olacağı konusunda aynı görüşteydik. Artık Sinarit avının bize açıldığına inanıyorduk. Akşam Mustafa abi Akya’yı temizlerken bende Sinarit’i temizliyordum. Sinaritin midesinden bizin kafası olmayan yemlik Palamut çıktı. Meğer yemimizi Sinarit bir hamlede yutmuş. Meğer Domuz Balıklarının ahını boşuna almışız.
Trolling Kurşunu İle Yaptığımız Büyük Balık Avlarımız
Trolling kurşunları geldiğinde önce kendi tecrübemize göre iki ayrı takım yaptık. Mustafa Abiyle beraber ve çıktığımız diğer pek çok turda rapala ile dip sırtısı çekerek pek çok Sinarit, Lagos avı yaptık. 2008 kadar olan dönemde 7 – 10 Kg Yazılı Orkinos avları da yaptık. Hatta Barakuda avlamaya başladık.
DIP SIRTISI YAPABILMEK ICIN COZULMESI GEREKEN SORUNLAR NELERDIR
2006 – 2013 seneleri arasında Gırgır tekneleri, 15 Nisan – 15 Mayıs arasında Tarım Köy İşlerinin verdiği Akya avı izniyle av yaptı. Bu yüzden 2008 senesinde artık meralarda büyük balıkla iyice azalmıştı. Artık rapalayla dip sırtısı çekerek büyük balık avı yapmak zorlaşmıştı. Bu yüzden 2008 den sonra yemli dip sırtısı ile av yapmaya yeniden başladık. 2013 senesinde Gırgır teknelerine tanınan izin kaldırılıp bu av yasaklandı. 2013 senesinden sonra büyük balık yavaşta olsa tekrar artmaya başladı.
İlk yemli Sinarit avımız ve trolling kurşunu ufkumuzu sonuna kadar açmıştı. Artık kim tutardı bizi. 2005 yılından sonra turlar yoğunlaşınca yaz aylarında Mustafa abiyle balığa çıkamaz oldum. Ancak Kışın fırsat buldukça beraber çıkıyorduk. Kışında genellikle Barakuda ve Sinarit avı yapıyorduk.
Trança Avı En Büyük Hayalimdi
Turlarda Akya Oltasıyla bir kaç tane Antenli Mercan, Fangri ve Trança avı yapmıştık. Ama ben kendim Trança avlamak istiyordum. Bir çiftle Sulu Adaya büyük balık avına gitmiştik. Önce yem balığı avı, sonra rapalayla dip sırtısı yapmamıza rağmen büyük balık avlayamadık.
Artık dönüşe geçmeye hazırlanıyorduk. Arkadaşlara dönüp “vaktiniz varsa ben burada yarım saat kadar jigging yapmak istiyorum” dedim. Onlar “jigging yöntemi bize pek uymasa da jigging nasıl yapılıyor görmek isteriz” dedi. Bunun üzerine jigging yapmaya başladım. Daha üçüncü denememde bir büyük balık oltadaydı. Çok güzel mücadele ediyordu. Bir süre balıkla mücadele ettikten sonra oltayı onlara verdim. Bu keyfi onlarda yaşasın istedim. Keyifle balığı yukarı çekerken Sinarit olduğunu düşünüyorduk. Meğer hayalimin balığı olan Trança avını yapmışız. Bu benim en değerli avım olmuştu. Artık yeni hayalim 50 Kg üstü balıkların avıydı.
Devasa Akya Avı Videosu: https://youtu.be/zf4ZQ6niCk4