Büyük Balıkla Tanışmanın Sevincine Doyum Olmaz :
Pek çok denize ve balık avına gönül vermiş arkadaşımız büyük balık avı yapmak için turlarımıza katılıyor. Tur boyunca yapılan sohbetler, öğrenilen bilgiler ve büyük balık avının heyecanı onları başka bir boyuta taşıyor. Bu aşamadan sonra balık avı onlar için farklı bir anlam taşımaya başlıyor. Artık balığı bir et parçası olarak görmekten kurtulup, bir can olduğunu algılıyorlar. Bu durum büyük balık avının insana kazandırdığı yeni bir psikolojidir.
Büyük Balığın İnsanda Yarattığı Değişim
Ufak balık avından sıkılan arkadaşlarımız öncelikle büyük balık avı yapma ihtimali ile heyecanlanırlar. Büyük balığa çıkmak fikri artık büyük balığı avlama isteğine dönüşür. Bu istekle bize gelirler. Tekneye binip yem balığı avı için oltaları salarken verdiğim ufak eğitim onlarda bu işin hiç de sanıldığı kadar kolay olmadığını fark ettirir. Çünkü öncelikle takımlar farklıdır. Farklı bir av yöntemi uygulanmaktadır. Daha önemlisi kullanımının öğrenilmesi gereken bir çıkrık makineli olta sistemi vardır. Belki daha önce hiç kullanmadıkları veya çok hakim olmadıkları bir kaloma kavramı ile karşılaşırlar. Kaloma ile ilgili ufak eğitimde şu cümleleri kullanırız.
- Kaloma bilgisi olmadan büyük balık avı yapılamaz. Kapalı kaloma ile balıkla mücadele edilmeye kalkılırsa en iyi ihtimalle balık takımı koparıp, kancaları açıp vb gibi sebeplerle kaçar.
- Kaloma kapalıyken veya sıkı bir ayardayken avcı çok çabuk yorulur. Sıkı kaloma ile uzun sürecek olan mücadele devam ettirilemez. Avcı yorulmaya başladığında çok ciddi hatalar yapmaya müsait hale gelir. Kısaca söylemek gerekirse, yorgunluk ciddi bir hata sebebidir. Bu aşamada hayati hatalar yapılabilir.
- Kötü ihtimalle olta takımlarını veya oltanın tamamını kaybetme riski doğar. Balık her şeyi elinizden alıp gider. Balığın arkasından baka kalırsınız. Bu arada size, tekneye ve başkalarına da zarar verebilir. Kısaca büyük balık avı yeterli bilgi ve tecrübe olmadan yapılmaya kalkılırsa tehlikeli bir iştir.
- Büyük balık avına ait bilgi ve tecrübeyi şöyle açıklamak çarpıcı olacaktır. Antrenmansız hiç bir sporcu olimpiyatlarda madalya kazanamaz. Madalya kazanmanın yolu çok çalışmaktan ve herkesten iyi olmaktan geçer.
Bilene Yaptığı İş Kolaydır
Bir başarıyı izlerken “bende bunu yaparım” deriz. Ama yapmaya kalktığımızda ne kadar çok detayı bilip doğru bir şekilde uygulamak zorunda olduğumuzu fark ederiz. Bu balık avıysa şayet bilmek, tecrübeli olmak yeterli olmaz. Ayrıca kısmetli olmak da gerekir. Kısmetli olmak nasiptendir. Yani Allah takdir etmişse olur. Ama kısmet, olimpiyat madalyası kazanmak için uğraşan sporcu gibi çalışmayı gerektirir. Hatta bu bile yetmez. En önemlisi başarılı olacağımıza dair içimizde hiç bir kuşkuya yer olmaması gerekir. Ancak bu ruh haliyle av yapacağımıza inandığımız an, avı yapmak mümkün olur. Başarılı bir av öncesi başarının geleceği konusunda insanın içinde büyük bir istek oluşur. Başarı geldiğinde insan ilk olarak Allah’a verdiği nimetler için şükreder. Ama bu aşamada en büyük hata bu başarının bizim çabamıza ait bir başarı olduğu fikrine kapılmaktır. Öyle olsaydı. Bu aşamadan sonra hiç başarısız olmamamız gerekirdi. Halbuki hiç de öyle olmaz. Önümüzde yeni bir aşama, yeni bir öğrenme ve çabalama süreci açılır. Bunun adı gelişimdir.
Gerçekten Öğrenen İnsan Cehaletini Fark Eder
Öğrenen insan ilk olarak ne kadar cahil olduğunu fark eder. Bu öğrenerek olgunlaşmanın en önemli belirtisidir. Öğrenmek insanı mütevazi yapmalıdır. Daha da iyisi bildiklerini diğer insanlarla paylaşmalıdır. Bunu öğretiyorum modunda değil, bilgiyi paylaşıyorum modunda yapmalıdır. Önemli olan övgüye mazhar olmak değildir. Önemli olan insanlığa hizmet etmektir. İnsanlığa hizmet etmek yaratılışımızın yegane sebebidir. İnsanlığa hizmet bilgi ve marifet ile olur. Çünkü bilgi ve beceri Allah’ın bize lütfudur. Bu yüzden paylaşmak ve karşılık beklememek bir olgunluk vesilesidir. Aynı şekilde bizde fazla olanı paylaşmak bizi huzura ve mutluluğa kavuşturur. Paylaşılan yerde güven, huzur ve refah vardır.
Büyük Balık Avı Videosu: https://youtu.be/-b5Y5w_la9U