Gelidonya Feneri :

Gelidonya Feneri (Taşlıkburnu Feneri), Likya Yolu üzerindeki Adrasan – Karaöz parkurunun en güzel noktasıdır. Fenerin diğer ismi Taşlıkburnu Feneridir. Fenerin ön tarafında Beş Adalar bulunmaktadır. Denizden yüksekliği 227 m dir. Fener 1934 yılında yapımına başlanmış ve 1936 yılında hizmete açılmıştır. 1990 yılına kadar fener gaz ışığıyla çalıştırıldı. 1990 yılından bu yana güneş enerjisi ve fotosel yardımıyla çalışmaktadır. Fener her üç saniyede bir çakar. 1944 senesinden beri fener Demir ailesi tarafından hizmette tutulmaktadır. Şu an nöbet Mustafa Demir’dedir. Adrasan ve Gelidonya Fenerinin kontrol ve bakımlarını yaparak çalışır durumda tutmaktadır. Beş Adaların fenerden görünümü muhteşemdir. Özellikle akşam güneş batımına yakın ambians olağanüstü olur.

Beş Adalar Mevkii
Beş adalar kıyıdan açığa doğru dizilmiş durumdadır. Bunlardan en meşhuru atış adasıdır. Senenin belli zamanlarında Deniz Kuvvetlerine bağlı savaş gemileri bu bölgede tatbikat yapar. Atış adasına top atışı yapılır. Beş Adalar, en küçük adası olan Atış Adası ile Türkiye’nin denizdeki en uç noktasıdır. Adaların çevresi denizde çok büyük alan kaplamaktadır. Tam anlamıyla açık deniz olması sebebiyle çok akıntılı ve dalgalıdır. Özellikle fırtınalı zamanlarda geçilmesi çok zor bir bölgedir. Bu yüzden geçmişte çok fazla deniz kazasının yaşandığı bilinmektedir. Burası adeta denizcilik tarihinin antik mezarlıklarından en önemlisidir. Fenerin yapılma sebebi bu olumsuz şartları denizciler bildirmek içindir.


Likya Yolu
Likya Yolunun en güzel ve en fazla ziyaretçi çeken yeri Gelidonya Feneridir. Bu antik yolun, Antalya’dan Fethiye’ye kadar uzanan 509 km ve 23 etaptan oluşan bir yoldur. Bu yol Likyalılar zamanında, M.Ö. 400 yüzyılda ticaret yolu olarak kullanılmıştır. Parkurun uzunluğu 535 Km dir. Dünyanın en iyi 10 yürüyüş parkuru arasında gösterilmektedir. Likya Yolu, 1999 yılında amatör tarihçi Kate Clow’un büyük gayretleri sonucu işaretlenmiş bir yürüyüş parkurudur. Tanıtımının iyi bir şekilde yapılmasıyla dünyanın bir numaralı yürüyüş parkuru olma potansiyeline sahiptir. Çünkü bölge dünyanın en eski, en zengin antik medeniyetlerinin kurulduğu bölgededir. Bölge dünyanın en gizli saklı kalmış antik tarihine sahiptir.
Antik Gelidonya Batığı
Bu geminin karbon testlerine göre M:Ö. 13. yüz yılda battığı tespit edilmiştir. Bu gemi Beş Adaların en büyüğünün güney doğusunda seyrederken kayalıklara çarparak batmıştır. Batık, 1954 yılında Bodrum’lu bir sünger avcısı tarafından 26 – 28 m civarında keşfedilmiştir. Batığın macerası 1958 yılında Amerikalı gazeteci ve arkeolog Peter Throckmorton’un Bodrum’a gelmesiyle başladı. Bodrumlu süngerciler ile ilgili bir belgesel yapmak istiyordu. Peter ilk araştırmalarında geminin Tunç Devrinden kalmış olabileceğini tahmin etti. 1959 yılında tekrar Türkiye’ye gelip batığa daldı. Batığın 3200 yıllık bir Tunç Devri Batığı olduğunu tespit etti. Batıkta araştırma yapmak için yardıma ihtiyaç vardı.

Yardımı Amerika’da buldu. Bulduğu yardım yeni bir bilim dalının doğmasına sebep oldu. Artık Sualtı Arkeolojisi dönemi başlıyordu. O tarihte Gordion’da kazı yapmakta olan Pennsylvania Üniversitesi Müzesi müdürü Rodney Young ona yardım eli uzattı. Maddi desteğin yanında başarılı asistanı George Bass’ı kazıyı yönetmesi için görevlendirdi. 1960 yılında beraberce Türkiye’ye gelip Haziran – Eylül ayları arasında dalışlara başladılar. Kamp yerleri şuan Amerikan Koyu diye anılan eski adıyla Kelleci Koyuydu. Kelleci Koyu dalış bölgesine bir saat uzaklıktaydı. Üstelik bu koy hem çok korunaklı, hemde tatlı su kaynağı bulunan bir koydu.

Bu sualtı kazısı, dünya tarihinin gerçek anlamda ilk sualtı arkeolojik kazısı ünvanını aldı. Böylece Sualtı Arkeolojisi bir bilim dalı oldu.
1994 sualtı araştırmaları sırasında bulunan taş çapalardan batığın Ortadoğu kökenli olduğu tahmin edilmektedir. Batıktan çıkarılanlar bugün Bodrum Müzesinde sergilenmektedir.

Gelidonya Fenerinin Tarih Turizmi Açısından Önemi
Bu bölge gemicilik tarihinin antik mezarlarından en önemlisidir. Ayrıca Antik Likya Yolunun buradan geçmesi burayı tarih turizmi açısından daha da önemli hale getirmektedir. Gelidonya Batığı gibi deniz kumunun altında saklı bir çok batığın olduğunu tahmin etmek hiç zor olmasa gerek. Bu durum burayı antik arkeolojik kazılar açısından da çok önemli bir konuma getirmektedir. Bu bölgede yaşanmış antik medeniyetleri düşününce tam bir tarih hazinesidir. Tarih hazineleri ancak ona önem veren ülkelerin elinde değer kazanmaktadır. Yoksa ancak taş olarak anılmaya mahkum kalır. Refah ekonomisi olmanın en kolay yollarından biri tarih turizmini canlandırmaktan geçmektedir. Bu sayede bölgede 365 gün turizmi yapmak mümkün olacaktır.

Tarih Turizmini Anlayabilmek ve Anlatabilmek İçin Önce Biz Gezmeliyiz
Tarihi gezmek için çok uzun seyahatlere çıkmamıza gerek yok. Türkiye’de hangi şehirde bir tarihi eser yok ki? Hatta bazı şehirlerimizde birçok ülkenin tamamından daha fazla tarihi eser var. Örneğin bizim yaşadığımız Antalya bölgesi bunlardan bir tanesi. Biz Antalya’nın Adrasan Köyünde yaşıyoruz. Sadece bizim yaşadığımız köyün yakın çevresinde onlarca antik kent var. Dahasını anlatmaya gerek yok. Biran evvel bu antik kentleri dünyaya duyurmamız gerekiyor. Bu tanıtımı kim yapacak? Tabi ki, bu ülkeyi seven her bir birey yapacak. Bunu insanlığın bilinç düzeyini arttırmak, doğruları keşfetmek ve ülke refahımızı arttırmak için yapmalıyız. Tanıtım için herkesin mutlaka kendi kabiliyeti dahilinde yapabileceği iyi bir şeyler vardır.

Tarih Turizmi Bizi Heyecanlandırmıyorsa Biz Başkalarını Heyecanlandıramayız
Tarih turizmi için sonuç olarak şunu söylemek istiyorum. Arkadaşlar tarih turizmi bizi heyecanlandırmıyorsa, biz başkalarını hiç heyecanlandıramayız. Lütfen uyanıp TARİH TURİZMİ HAZİNESİNİ KEŞFEDELİM. Hazine avcıları hazineleri yağmalayıp dünya tarihini karartıyor. Kazandıkları parada bir şey olsa. Oysa o tarihi eserleri insanlığın beğenisine sunarak binlerce katını kazanabiliriz. Eğer bu hazine avcılığının önüne geçemiyorsak onları Kültür Bakanlığında kadroya alalım. Devlet için hazine arasınlar. Adamların bulma, keşfetme hevesinin önüne engel koymayalım. Böylece başka ülkeler bizim eserlerimiz üzerinde karaborsa oluşturamasınlar.

Gelidonya Feneri
Tarihin Başladığı Yer Göbeklitepe Videosu: https://youtu.be/kIG0CGUSTI4