Yumurtalı Balığı Bırak Sezonun Muhteşem Geçsin :
Geçen sezon başıydı. Tur olmadığı günlerde zıpkınla balık avına giderek form tutmaya çalışıyordum. Amacım balık avlamaktan çok sezona formda girmek çabasıydı. Dalış sayısı arttıkça dalış sürelerim 12 – 13 metrede 3.20 dakika civarına ulaşmıştı. Keyifli dalışlar yapıp Sinarit peşinde koşturuyordum. Bırakın avını yapmayı, Sinaritleri av yaparken izlemek bile büyük keyifti. Dalışlar bu şekliyle çok keyifli geçiyordu.

Sabah erkenden kalkıp zıpkınla Sinarit avı yapmak için yola çıktım. Dalmayı düşündüğüm meraya gidene kadar, teknede duran çıkrık makineli olta ile yüzey sırtısı çektim. Meraya yaklaşırken oltama bir tane çok güzel bir yemlik balık geçti. Onu kovaya koyup dalış için hazırlandım. Dalış güzel geçiyordu. Dip sürelerim de oldukça iyiydi. Bunun üzerine 16 – 18 m civarına dalmaya başladım. 16 m civarında ilk Sinariti gördüm. Ben etrafı incelerken yanıma kadar sokulmuştu. Ben onu fark ettiğimde uzaklaşıyordu. Yüzeye çıkıp iyice nefeslenip 18 m bir dalış daha yaptım. Bu sefer bir kaç Sinarit önüme doğru geldi. Ama menzile girmedi. Çıkıp 21 m dalmak için nefeslenmeye başladım. Tam dalışa başladığımda bir patlama sesi geldi. Ne oldu diye zıpkını kontrol ettiğimde elimde sadece kabza kalmıştı. Zıpkının diğer parçaları az ilerideydi. Onlara doğru gidip diğer parçaları toplayıp tekneye döndüm.

Zıpkın İki Parçaya Ayrıldı
Zıpkın kabza kısmından kırılmıştı. Bu şekilde zıpkınla dalış bitmişti. Sinaritler de benden kurtulmuştu. “Her şeyde bir hayır vardır” deyip dönüşe geçtim. Dönüş yolunda sabah oltama takılan yemi Akya Oltasında dip sırtısı çekmeye başladım. Kısmet olur da oltama büyük balık takılırsa iyi olur diye düşünüyordum. Aslında dalış ve gördüğüm Sinaritler beni fazlasıyla mutlu etmişti. Bir de bunun üzerine büyük balık avı yapmaya çalışarak bonus arıyordum. Kovada yem balığı varken onu değerlendirmemek olmazdı. Yemi ziyan mı edecektim?

Zıpkınla Av Yapamazsam Oltayla Av Yaparım
Yolda bir kaç yerde oltama Balon Balıkları musallat oldu. Neyse ki, yemin büyük bir kısmını kurtarmayı başardım. Artık Adrasan Koyunun yarıdan çoğunu geçmiş kıyıya 300 m kadar yaklaşmıştım. Bulunduğum yerde derinlik 15 m kadar düşmüştü. Hızımı artırdığım için 12 m suyuna kadar gidip oltayı toplayacaktım. Bunları düşünürken kaloma şiddetle boşalmaya başladı. Hemen hızı 2 mile kadar düşürdüm. Amacım bu hızda balığı çekmekti. Ama balığın durmak gibi bir niyeti olmadığını fark ettim. Çıkrık makinedeki 220 m ip misina hızla tükeniyordu. Son 40 m filan kalmıştı. Bu şekilde balığa hakim olmam mümkün gözükmüyordu. Durum çok kritikti. Çok acil bir şeyler yapmak gerekiyordu.
Önce motoru boşa aldım. Baktım kalomada çok bir yavaşlama olmadı. Motoru geri vitese taktım. Motor geri viteste giderken ayağa kalkıp kalomayı biraz sıktım. Hızla oltayı sarmaya başladım. Oltayı biraz toplayınca motoru boşa alıp balığın tekneyi çekmesini bekledim. Balık tekneyi çekmeye başlayınca kalomanın bu şekilde mücadele için gevşek olduğunu gördüm. Bir miktar daha kalomayı sıktım. Artık balık tekneyi çekerken bende oltayı sarabiliyordum.

Umut Kesmeyenin Oltasına Balık Atlar
Bu şekilde koyun ortasında bulunan dubaya doğru gidiyorduk. Balık o kadar hızlı tekneyi çekiyordu ki, arada bir “motor geri viteste mi bıraktım” diye bakma ihtiyacı duyuyordum. Hayır, motor boştaydı. Manevra yapma ihtimaline karşılık motoru kapatmıyordum. Bu şekilde 10 – 12 dakika kadar balık tekneyi çekti. Tam dubaya 20 – 30 m kala Akya’yı teknenin yanına kadar çektim. Balık devasa bir şeydi. Yaklaşık 40 – 45 Kg kadar vardı. Bu kadar büyük balık koyun bu kadar içine ancak yumurta dökmek için girerdi. Bir an gözümün önüne balığın yumurta keseleri geldi. Şimdi onun içinde binlerce yumurta vardı. Balık bu kadar hızlı mücadele karşısında çok dinç olmasına karşılık çok sakin duruyordu. Hemen uzanıp kancayı çıkardım. Balığı döndürüp özgür yaşantısına geri saldım. O an da benden mutlusu yoktu.

Bu avla o ana kadar avladığımız en büyük balığı yakalamıştım. Üstelik miadı dolmuş 120 cm kamış ve miadı dolmuş bir kaç makinenin sağlam parçalarını bir araya topladığım çıkrık makineyle. Sufix marka 0,58 mm ip misina desen onda en azından 10.000 saat kullanılmıştı. Bu avda daha önce hiç kullanmadığım bir mücadele yöntemi kullanmıştım. Kalomayı, balığa tekneyi çektirerek ayarlamıştım. Bu şekilde imkansız takımla, imkansız bir mücadeleyi inanılmaz bir sürede tamamlamıştım. Balığı teknenin yanına almam 15 dakika almıştı. Birisi çıkıpta böyle bir şeyi yaptım dese yöntemi anlatmadan asla inanmazdım. Ama bu kadarcık mücadelede çok fazla yorulmayan balık teknenin yanında sakin durmasa, o kancayı çıkarmak çok mümkün olmazdı. Kendime sorduğum en önemli soru buydu. Balık neden sakin durmuştu? Benim tahminim balık onu bırakacağımı hissediyordu. İşte bütün bunlar beni çok mutlu etmişti.
Eve dönerken sanki büyük bir zaferi kazanmış komutan edasıyla dönüyordum. İçimden kendime “bu sezon çok iyi geçecek, kısmetimiz çok bol olacak” diyordum.

Aynı Senaryoyu Üç Hafta Sonra Tekrar Yaşadım
Aynı şeyler üç hafta sonra ufak değişikliklerle yeniden yaşandı. Zıpkının kabzazını Apnea firmasının desteğiyle makul bir ücret karşılığında yenisiyle değiştirdim. Zıpkın 13 sene önceki kadar yeni olmuştu. Bu avda lastik kısmını yeterince iyi bağlayamamışım. Lastiğin iki ucunu bağlamakta kullandığım metal parçalardan biri, lastiğin içinden kurşun misali çıkıp ipi de koparıp kim bilir nerede denize düşmüştü. Bu duruma da bir çözüm olmadığı için tekneye dönüp sabah oltama takılan yem balığı ile büyük balık için olta çekmeye başladım.

Akya Oltasıyla Bu Kadar Kıyıya Girilmez
Üç hafta önce geri saldığım yumurtalı devasa balığı tuttuğum yere kadar hiçbir balık oltaya vurmadı. O balığın oltaya atladığı yerden geçerken o avı düşünüyordum. Bir an dalmışım. Kendime geldiğimde olta dibi taramaya başlamak üzereydi. Bereket tekne hızı 5 mil civarı olduğu için takım dibe takılmıyordu. Tekneyi yavaşlatıp oltayı hızlıca sarmaya başladığımda kaloma şiddetle boşalmaya başladı. Yine aynı şey olmuştu. Bu sefer hazır olduğum için motoru hemen boşa aldım. Kalomayı hafifçe sıktım. Bu şekilde kaloma boşalırken balık tekneyi çekmeye başlamasını bekledim. Balık tekneyi çekmeye başlayınca kalomayı biraz daha sıktım. Artık oltayı rahatça sarabiliyordum. Oltayı sıkı kalomayla sararken bile balık kalomayı hızla boşaltabiliyordu. Bu balık daha mücadeleciydi. Yine koyun ortasındaki dubaya doğru gidiyorduk.

Dubaya 15 m kala balığı teknenin altına kadar çekmiştim. Artık balık rahatça gözüküyordu. Tam balığı işaret ederken kamış daha fazla dayanamayıp kırıldı. Tam eldiven takıp oltayı elle çekmeye hazırlanıyordum. Balık biraz asılınca çıkrık makineyi sararak oltayı topladım. Meğer takıma çok az mesafe kalmış. Takımı görünce eldiven giymekten vazgeçtim. Takımı elimle çektim. Balık 30 Kg kadardı. Bir kaç defa balığı almayı denedim. Balık dinç olduğu için kendisini elimden kurtardı. Sanki bu haliyle “beni bırak” der gibiydi. Bu kadar kıyıya yakın olması sebebiyle bu balığında yumurtalı olabileceği aklıma gelince balığı alma isteğim kalmadı. Balığı tekneye yaklaştırıp kancayı çıkarıp geri saldım. Akya da diğeri gibi kancayı çıkarırken çok sakin davranmıştı. Derinlere doğru dalışını seyretmek çok güzeldi. Onun yanında dalmayı çok isterdim.

Ufak veya Yumurtalı Balığı Bırakanın Sezonun Muhteşem Geçer
Bu iki devasa Akya avı beni çok mutlu etmişti. En büyük mutluluğum, iki yumurtalı balığı geri bıraktığım için sezonun iyi geçeceğine olan sonsuz inancımdı. Ne zaman ufak, yumurtalı veya çok büyüyebilme potansiyeli olan bir balığı geri saldığımızda ödülümüz muhteşem oluyordu. Bu artık değişmez bir ritüel halini almaya başlamıştı. Ufak balığı geri sal, devasa balıklar oltanın peşinden ayrılmasın. Sistem sanki böyle çalışıyor gibiydi. İlgili arkadaşlara duyurulur.
Yumurtalı Balığı Bırak Sezonun Muhteşem Geçsin

Kılıç Balığını Geri Bırakma Videosu: https://youtu.be/1EWBr5IhsTU