Deniz Suyunun Özellikleri ve Biyolojik Önemi :
Su, balıklar da dahil olmak üzere suda yaşayan tüm organizmaların doğal ortamıdır. Su olmadan aktif yaşam mümkün değildir. Teorik olarak benzeri diğer sıvılar ile karşılaştırılınca su, tuzların, gazların ve birçok diğer maddenin erimesi için mükemmel bir ortamdır. Ayrıca, 0 C-100 C dereceler arasında sıvı halde kalması dünyada hayatın devamı için çok elverişlidir.
Özellikle suyun donma derecesinde suyun sıcaklığı ve yoğunluğu arasındaki ilişki sudaki canlılar, özellikle de balıkların yaşamı ile çok yakından ilgilidir.
Suyun yoğunluğu, su sıcaklığının düşmesi ile artmaya başlayıp, 4 C dereceye ulaştığında en yoğun haline ulaşmış olur. Fakat 4 C derece de ulaşılan yüksek yoğunluk, bu derecenin altında yeniden azalmaya başlayarak donma aşamasında sıvı halinden katı hale geçerken, yoğunluğu da %9 oranında azalır. Donan su, yani buz nispeten düşük olan yoğunluğu nedeniyle yüzeyde yüzer. Suyun sıcaklığı ile yoğunluğu arasındaki bu ilişkinin, özellikle kışın hava sıcaklığının 0 C derecenin yani suyun donma derecesinin altına düştüğü bölgelerde sudaki hayat için büyük önem taşıdığı bilinmelidir, örneğin bir gölde kış başlangıcında suyun soğuma olayı göz önüne alınırsa suyun devamlı bir şekilde soğumaya devam ettiği gözlenir. Bu soğuma hava ile suyun ilk temas ettikleri yer olan yüzeyde meydana gelir.
Gölün Yüzeyi Buz Tutarken Alt Tabaka Neden Donmaz
Soğuk hava ile temas edince ısı kaybeden yüzey sularının soğuyup yoğunlukları artmaya başlar ve yerlerini daha sıcak ve daha az yoğun sular ile yer değiştirirler. Bu sirkülasyon devam ederek bütün su kütlesinin sıcaklığı 4 C dereceye ulaştığında yani yoğunluğun en fazla olduğu duruma kadar soğumaya devam eder. Bütün su kütlesinin sıcaklığı aynı olunca da sirkülasyon durur.
Hava sıcaklığı düşmeye devam ederse yüzey suyunun sıcaklığı 4 C derecenin altına iner ve bununla beraber, suyun yoğunluğu daha fazla artmadığından, tersine azaldığından 4 C dereceden daha fazla soğuyan sular hep yüzeyde kalırlar. Soğuma O C dereceye ulaştığında da donarak buz olurlar. Bu şekilde bütün gölün yüzeyi buz ile kaplanmış olup devamlı donma ile buz tabakası gittikçe kalınlaşır fakat buzun altındaki su sıcaklığı bütün kış boyunca 4 C derece veya biraz düşük olarak kalır. Buz tabakası kötü bir ısı iletkeni olduğundan buz tabakasının altındaki su kitlesi bütün kış boyunca sıcaklığını O C derecenin üzerinde korumaya devam eder. Eğer su diğer sıvılar gibi olsaydı, en soğuk sular zemine kadar inerek donma olayı yüzeyden zemine kadar bütün su kütlesini kapsardı. Bu halde de o ortamda yaşam devamlı olamazdı.
Deniz Suyunun Özellikleri ve Biyolojik Önemi
Suda belli bir miktarda tuz bulunursa en yüksek yoğunluk en düşük ısıda meydana gelir. Bu durumda suyun tuzluluk oranı ne kadar fazla olursa, donma derecesi de o kadar düşük olur. Örneğin tuzluluğu %o 40 olan su, 82.196 C derecede donar. Şunu bilmekte yarar vardır; tuzluluk oranı %o 24.7 olan deniz suyunun donma olayı tatlı suya benzer. Fakat tuzluluk oranı %o 24.7 den fazla olan denizlerde, en soğuk olan sular zemine kadar iner ve orada toplanır. Aslında bu olay çok soğuk geçen kışlarda zemin üzerinde yaşayan balıklar için çok tehlikelidir. Okyanuslarla ilişkili olan denizlerin her tarafındaki hayat üzerinde bu olayın etkisi çok büyüktür.
Kutup bölgelerindeki su kitlelerinin soğumaları okyanusların derinliklerindeki büyük akıntı sistemlerinin en büyük nedenlerinden biridir. Güney ve Kuzey Kutup bölgelerinde büyük miktarda çok soğuk su meydana gelir. Bu sular büyük derinliklere çöker ve ağır ama çok kuvvetli akıntılar halinde Ekvator’a doğru taşınırlar. Kutup bölgelerinde soğuyup çöken suların yerini örneğin Kuzey Atlantik’teki “Gulf Stream” gibi, çok iyi bilinen büyük yüzey akıntı sistemleri tarafından taşınan sıcak sular alırlar. Bu ve benzeri akıntı sistemleri tüm diğer deniz canlıları gibi balıkların yaşamında da büyük etkileri vardır.
Sonuç olarak, denizlerin derinlikleri sıcaklığı O C derecenin biraz üzerinde soğuk sular ile işgal edilmişlerdir. Fakat bu sular durgun değil ağır bir şekilde hareket halindedirler. Uzun yıllar sonucunda derinliklerden yukarılara yükselerek yüzeye kadar çıkmaktadırlar. Bu nedenle, çevresel zararları olan atıkların okyanusun çok derinliklerine atılarak canlılar üzerindeki olumsuz etkilerinden bu şekilde kurtulunamayacağının bilinmesi gerekmektedir.
KAYNAK:
“FOTOĞRAFLARLA TÜRKİYE DENİZ BALIKLARI” Kitabı – Ateş EVİRGEN
Akya Sürüsü Videosu: https://dai.ly/xo41bp