Kaçan Balığın Arkasından Kim Üzülmez Ki :
Cengiz ile ikinci gün sabah balık avına çıktık. Bugün yanında beraber geldikleri arkadaş grubundan bir aile dostu vardı. Onları sahilden alıp açılmaya başladık. Yem balığına başlarken yeni arkadaşımıza olta kullanımını anlattık. Böylece sabah turumuz başladı. Bugün Sulu Ada istikametine gidiyorduk. Yol boyunca yem balığı avı yaparken sohbeti de koyulaştırdık. Konumuz genel ağırlıklı Cengiz ve Elif ile yaşadığımız eski güzel av maceralarımızdı. Her biri birbirinden güzel anılardı. Acaba bugün de bunlara bir yenisini ekleyebilecek miydik? Hedefimiz dünkü avladığımız balıktan daha büyüğünü avlamaktı. Bu konuda iddialı gözüküyorduk.

Sulu Adanın boğaz kısmında son avladığımız canlı yemle büyük balık avına başladık. Ama yemimizi Balon Balıkları yedi. Bu sefer Akya Oltasını ölü yemle hazırladık. Yeniden merayı çekmeye başladık. Birkaç yerde yeme Balon Balıkları müdahale etti. Hızlanarak yemi kurtarmayı başardık. Derken biraz ilerde kaloma hızla akmaya başladı. Akya oltaya atlamıştı. Meranın taşlık zemininden uzaklaşarak mücadeleye başladık.

Büyük Balık Mücadelesi Başlıyor
Balık önceleri dibe yakın olduğu için pek çekiştirmiyordu. Sonra dipten yükseldikçe mücadele sertleşmeye başladı. Avcılarımızın keyfi iyice yerine gelmişti. Bir süre bayan arkadaşımız ilk büyük balık mücadelesini yaptı. Sonra Cengiz mücadeleyi devraldı. Cengiz dün Elif ile yaptıkları avdan sonra antrenmanlıydı. Dünkü kadar kolay yorulmuyordu. Gerçi balık da o kadar büyük değildi. Cengiz balıkla mücadelesine odaklanmış bir şekilde oltayı sarmaya devam etti. Bu arada avımız ile ilgili sohbete devam ediyorduk. Böylece balık avının keyfini daha iyi çıkarıyorduk.

Sonunda balık aşağıda gözüktü. Deniz çok sakin olduğu için balık aşağıda çok net bir şekilde gözüküyordu. Yem balığımızın kalan kısmı hala oltanın üst kısmındaydı. Balon Balıkları yemin kuyruk kısmını yedikten sonra Akya oltaya atlamıştı. O ana kadar çok güzel mücadele olmuştu. Cengiz artık takımı çekmeye başlamıştı. Bir ara balığın oltadan ayrıldığını gördüm. Gözümü balıktan ayırmadan Cengiz’e “balık hala çekiştiriyor mu?” diye sordum. Cengiz “geliyor” dedi. Ama Akya çoktan kancadan kendini kurtarmış mavi derinliklerdeki özgür yaşantısına doğru kuyruk vurmaya başlamıştı. Geride bize balığın bıraktığı kabarcıklar kalmıştı. Ama her şeye rağmen balığın gidişi ve sudaki görüntüsü çok güzeldi.
Kaçan Büyük Balığın Arkasından Herkes Üzülür
Kaçan balığın arkasından herkes üzülür. Hele birde bu balık 10 Kg civarı bir balık olursa herkes çok, ama çok üzülür… Hatta ava devam edecek motivasyonu bile kalmaz. Hatta kahrolur. “Bir daha böyle balığı nerede yakalayacağım” demekten kendini alamaz. Haklıdır da…

Peki ya biz üzüldük mü?
Biraz içimizde burukluk olmadı değil. Ama genel anlamda üzülmedik. Çünkü “biz de bu kadar kısmet varken yine daha büyüğünü yakalarız” diye düşündük. Bu yüzde kendimizden o kadar emindik ki, adeta balığın kaçmış olmasına sevindik. Çünkü o balığı alsak bir ikilemde kalacaktık. Eğer balık 10 Kg altı çıkarsa “bırakalım mı?” olacaktı. Belki de geri bırakıp daha büyüğüne bakacaktık. Belki de o balığa razı olup, oltaları toplayıp geri dönecektik. Oysa şimdi tek seçeneğimiz vardı. Yeni yemle daha büyük balığı avlamak için ava devam etmek.
Akya Oltasında yeni yemi hazırlarken “o balık iyi ki kaçtı. O balığın kaçmasını sevindim” demeye başladım. Arkadaşlarda giderek bana daha çok katılmaya başladı. Takım hazır olunca daha büyük bir Akya avı için hazırdık…
“Bir hikaye burda bırakılmaz” diyorsanız. Lütfen, bir sonraki makaleye bakın. Size büyük bir sürprimiz var…
Büyük Balık Avı Videosu: https://www.dailymotion.com/video/x25n9ka#tab_embed