Sinarit Avı Bereketi Baba Oğlu Çok Sevindirdi :
Balık avı turu, tur şekli; dip rapalası ile Sinarit avı.
Levent bey ve oğlu, bizim pansiyonda konakladılar. Sabah erkenden pansiyonun bahçesinde buluştuk. Malzemeleri hazırlayıp, sahile gittik. Tekne karada olduğu için önce, tekneyi beraberce denize indirip malzemeleri tekneye koyduk ve denize açıldık.
Kıyıdan biraz açıldıktan sonra, Palamut avlamak için, yüzey rapalalarını denize bıraktık. Akseki Koyuna kadar, Palamut için dolaştık. Palamut gelmeyince Akseki Koyunun içinde, iyice kıyıya yaklaşarak, 6 m suyunda yüzey rapalalarıyla sırtı çekmeye başladık. Bu şekilde dolaşmaya başladıktan bir süre sonra, Levent beyin oğlunun oltasının kaloması boşalmaya başladı. Heyecanla oltayı sarmaya başladık. Balık ara ara kalomayı boşalttıkça, heyecan artıyordu. Soluk soluğa oltayı sardık. Balık teknenin yanına geldiğinde, Sinarit Palazı olduğunu gördük. Levent bey ve oğlu çok sevinmişlerdi. Onların ilk Sinarit avıydı. Sinarit Palazı, 700 – 800 gr civarıydı. Sinarit ile fotoğraflar çekildi. Hemen sonra heyecan içinde annesini telefonla arayıp, Sinarit haberini verdi. Anne, Sinarit heyecanını balık avı turuna katılmamış olmasına rağmen, balık avındaymış gibi paylaştı.
Heyecan biraz yatışınca yüzey rapalalarını tekrar denize bırakarak, aynı yeri çekmeye başladık. Az sonra, yine Levent beyin oğlunun oltasından kaloma sesi gelmeye başladı. Bu sefer daha büyük bir heyecan ve sevinçle, “yine Sinarit geldi” diyerek, oltayı sarmaya başladı. Zaman zaman kaloma boşaldıkça, heyecan çığlıkları yükseliyordu. Sinarit, teknenin yanına geldiğinde, heyecan doruktaydı. Sinarit’i tekneye alınca, iki Sinarit ile fotoğraflar çekildi. Fotoğraflar çekilirken Levent bey, sitemlerini saklamadan, “bu Sinarit’ler bana niçin gelmiyor? Ben şimdiye kadar hiç Sinarit avı yapmadım. Benim oğlan, ikinci Sinarit’i avladı” diyordu. Kısmet böyle bir şey işte. Kimin kısmeti varsa, avı o yapar. Diğerine seyretmek ve sevincini paylaşmak düşer. Levent beyi, “ bu balık avı turunda, avlanan her balık için, teknede balık avına katılan herkes, bu balığı ben avladım diyebilir. Bizim böyle bir kuralımız var” diyerek teselli etmeye çalıştım. Levent bey, “ şu an ben oğlumla beraber, kendim avlamış gibi seviniyorum. Ama ben de bir Sinarit avlamış olmak isterdim” diyordu. Anne, tekrar arandı. Heyecan ve sevinç tekrar paylaşıldı. Konuşmalardan anlaşıldığı kadarıyla anne artık balık avı turunun, fahri katılımcısı durumundaydı.
İkinci Sinarit Palazından sonra, “bu kadar Sinarit Palazı yeter. Dip rapalasıyla, dip sırtısına geçip, daha büyük balıklara bakalım” önerim, hemen kabul görünce. Kıyıdan ayrılıp, dip rapalalarından oluşan, dip oltalarımızı hazırladık. Levent beyler, güzel dip rapalaları getirmişlerdi. O rapalalarından ikisini, dip oltalarımıza takarak denize bıraktık.
Gemliyik Koyunun ortalarına geldiğimiz esnada, Levent beyin oğlunun kaloma üçüncü kez boşalmaya başladı. Bu sefer kaloma çok şiddetli akıyordu. “Bu, Sinarit Palazı değil. Bu daha büyük, 3 – 4 kg bir balık olmalı” diyerek, Levent beyden, hızla oltasını toplamasını istedim. Levent bey oltasını toplamaya çalışırken, oğlu çok büyük bir sevinç ve konsantrasyon ile oltasını sarmaya çalışıyordu. Üçüncü avında, artık ustalaşmıştı. Hiç yorulma emaresi göstermeden kendisi oltasını sararken, Levent beyin olta motora takıldı. Ben oltayı kurtarmaya çalışırken, birde baktık Levent beyin oğlu, koca Sinarit’i teknenin yanına kadar getirmişti. Hemen uzanıp Sinarit’i tekneye aldım. Son Sinarit 3 kg üzeriydi. O an ki, sevinci tarif etmek için kelimeler yetmezdi.
Sinarit Avı Bereketi Baba Oğlu Çok Sevindirdi
Sinarit Avı Bereketi Baba Oğlu Çok Sevindirdi
Fotoğrafları çektikten sonra üçüncü kez annelerini aradılar. Anne, katılmadığı, balık avı turunu teknedeymiş gibi yaşıyordu. Artık, balık avına doymuşlardı. Başka balık yakalamak istemediğimiz için oltaları toplayıp dönüşe geçtik. Çok güzel tecrübelerin yaşandığı, doyumsuz paylaşımların olduğu bir balık avı turu olmuştu. Darısı, her isteyenin başına.