Büyük Balık Avı Önceden Yapılan Küçük Balık Avlarını Anlamsız Kılar :
Ali Bağcı ve Burçin – Akya Avı –
Sabah erkenden yola çıktık. Tur şekli, yemli dip oltası ile Akya avıydı. Tur Palamut için yüzey rapalası çekerek başladı. Adrasan’da güzel bir gün başlangıcıydı. Oltaları denize bıraktıktan sonra ilk iş kahvaltı yapmak oldu. Ali’nin getirdiği Ankara simitleriyle kahvaltımızı keyifle yaptık. Kahvaltı biter bitmez Palamutlar gelmeye başladı. Sulu Adaya gidene kadar birkaç Palamut avlamıştık. Sulu Adanın etrafında da bir süre dolaştık. Saat 09.30 da yeterli yemlik Palamut’u avlayınca, Palamut için kullandığımız yüzey takımlarını toplayıp Akya için Palamut’u yem yapacağımız, yemli dip takımlarını hazırlamaya başladık.
Yemli dip oltalarımızla öğlene kadar dolaştık. Bu süre zarfında oltamıza Balon Balıklarının dışında vuran olmadı. Akya umutlarımız boş çıktı. Saat 12.30 da balık avı turuna ara verip, yemek yemek ve dinlenmek için Amerikan Koyuna gittik. Ali, Amerikan Koyunu çok sever. Özellikle denizden çıktıktan sonra, koyun sol tarafından çıkan kaynak suyunda duş almaya bayılır. Yemekten sonra güzel bir uyku gibisi yoktur. Bir çok kişi burada uyunan bir saatlik uykunun hayatlarının en güzel uykusu olduğunu söyler.
Saat 15.30 da balık avı turumuza devam etmek için tekrar denize açıldık. Doğruca Sulu Ada’ya geçtik. Sulu Ada’da bir saattir yemli dip oltalarımızla Akya arıyorduk. Geçen bunca zamana karşılık içimizde büyük balık avlayacağımıza dair tarifsiz bir inanç vardı. Bütün gün bu inançla dolaşıyorduk. Saat 17.00 gibi, Ali’nin kamış hızla eğildi. Ardından kaloma hızla boşaldı. İşte, aradığımız balık oltadaydı. Ali heyecanla oltayı çekmeye başladı. Çekmeye çalışırken kaloma öncekinden daha büyük bir şiddetle boşalmaya başladı. Balığın taşa girme ihtimaline karşılık tekneyi biraz Sulu Ada’dan, Adrasan tarafına doğru uzaklaştırdım. Mücadele bütün şiddetiyle devam ediyordu. Yorulan oltayı diğerine veriyordu. Hepimiz oltayı birkaç kez çektik. Burçin’in ilk Akya avı olduğu için biraz acemilik çekiyordu. Oltayı çekerken daha önceki avların hiç bir şey olmadığının, balık avının bu olduğunu söylüyordu. Akya teknenin altında gözüktüğünde, olta en son Ali’deydi. Akya parıldayarak ve daireler çizerek yukarı doğru geliyordu. Teknenin yanına geldiğinde, Ali Akya’yı bana doğru yanaştırdı. Uzanıp Akya’yı tekneye aldım. Artık Akya teknedeydi. Bizim de keyfimiz yerindeydi.
İçimizdeki inanç bizi Akya ile buluşturmuştu. Ali ile bu avı devamlı yapar olmuştuk. Sanki her geçen avda, Ali’nin kısmeti bir parça daha artıyordu. Artık Ali balık avı turuna her geldiğinde “acaba bu avda hangi balığı avlayacağız. Rekor balık alabilecek miyiz?” diye düşünür oldum. Bu sebeple, Ali her geldiğinde içimi bir heyecan kaplıyor.