AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

Avladığınız Balığı Geri Salacaktınız Neden Tuttunuz :

AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

Bu konuyu sorulan sorular üzerinden değerlendirmenin daha doğru olacağını düşünmekteyim. Sonuç olarak benzer düşüncelere sahip pek çok insan olduğunu biliyorum. Bu insanların sorularına aydınlatıcı cevaplar vermek gerektiğine inanıyorum.

  • Salacaksın madem niye yakalıyorsun? O iğneyi kendine bir batır bakalım. Balığın çektiği acıyı hissedebilecek misin? Yazık Hayvana…
AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

Önemli Olan Acı Hissi mi, Yaşamın Devamı mı?

Bu soruyu aynı mantıkla karşıladığımda aklıma gelen ilk soru şu oluyor. Peki bırakmayıp alıkoyunca balığın canı yanmayacak mı? Bir atasözümüz “zararın neresinden dönersen orası kardır” der. Biz yemeyeceğimiz her balığı geri salarız. Avladığımız her balığı alacak olsak millet ne yakalayacak? Ayrıca şefkat, bir canlının yaşam hakkını devam ettirmektir. Yaşam hakkının yanında acı çekmek, tartışma konusu bile olamaz. Eğer acı çekmek yaşam hakkından daha önemli olsaydı, canlıların üreme faaliyetine veya ameliyatla tedavi olma hakkına izin vermememiz gerekirdi. Yaşamın devamlılığından daha önemli bir şey yoktur. Yemeyeceğimiz balığı bırakırsak balıkların yaşamasına, büyüyüp çoğalmasına yani yaşam hakkına saygı göstermiş oluruz.

AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

Balıklar Acı Hissiyle Mi, Kurtulma Güdüsüyle Mi Çırpınırlar?

Ayrıca bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler balığın bizim gibi hassas bir sinir sistemine sahip olmadığını gösteriyor. Buna en çarpıcı örnek; bir gün bir arkadaşla zıpkın avı yapıyorduk. Yanımızda sadece bir tane zıpkın vardı. Bu zıpkını sırayla kullanıyorduk. Bir ara yanımıza bir Kefal Balığı geldi. Yaklaşık 1 Kg civarıydı. Üzerinde üç tane zıpkın deliği vardı. Hayretle balığı izliyordum. Arkadaş balığı avlamak için bir zıpkın da o attı. Ama balık büyük bir gayretle zıpkından kurtulup kaçtı.

AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

Bir süre sonra zıpkını ben aldım. Aynı yerin biraz açığında 5 – 6 m dipte agaşon (dipte yatıp balık beklemek) yapıyordum. Bir süre sonra o kefal karşıdan bana doğru yaklaşıyordu. Balığı şaşkın bakışlarla izliyordum. Önüme geldiğinde üzerinde artık dört adet zıpkın deliği vardı. Balık sakin tavırlarla bana doğru yaklaşıp merakını gidermeye çalışıyordu. “Bu kadar yara bu balığa acı vermiyor mu?” diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Ama durum balığın hiç acı duymadığını gösteriyordu. Yaralardan hiç biri hayati organlara gelmemişti. Balık oldukça sağlıklı ve zinde gözüküyordu. Balık bu halde bile sağlıklı bir şekilde yüzebildiği ve agaşona cevap verdiği için büyük bir saygı duyuyordum. Balığa selam verip “sen fazlasıyla yaşamayı hak ediyorsun, ben sana zıpkın atmam” deyip sudan çıktım.

AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

Balıkların Ağız ve Yutağı Acısaydı Her Tarafı Dikensi Yüzgeçlerle Dolu Olan Balıkları Nasıl Yerdi?

Balıklar vücutlarını dış etkilerden ve diğer pek çok  büyük balıktan koruyabilmek için dikenli sırt yüzgeçlerine sahiptir. Balık avı yaparken bu dikenli sırt yüzgecinin eline batmadığı avcı var mıdır? Bu dikenlere rağmen diğer büyük balıklar bu balıkları avlayıp mideye indirirler. O büyük balıklar bu balıkları mideye indirirken bu dikensi yüzgeçler onların ağızlarına ve yutaklarına da batmaz mı? Tabii ki batar. Ama buna rağmen afiyetle bu balıkları yutarlar. Bunu yapabilmek için hassa ağız ve yutak sistemine sahip olmadıklarını anlamak zor olmasa gerek.

AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

Acı Hissi Her Canlıyı Bloke Eder

Oltaya yakalanan balıklar acı duyuyor olsa o kadar mücadele edemezler. O kancalara bir insanın takıldığını düşünün. Anında şoka girer ve kımıldayamaz. Nerede kaldı çılgıncasına mücadele etmek. Balıklar acı çektikleri için değil, kurtulma güdüsüyle mücadele ederler. Her canlı doğal olarak yaşamını sürdürmek için gerekli mücadeleyi verecek davranışlarla donatılmıştır. Balıklarda çırpınıp kurtulmaya çalışırken bunu yaparlar. Bu acının dışa vurumu değildir. Acı çeken çok fazla çırpınıp devamlı bir mücadele içinde olamaz. Bu mümkün değildir. Acı her canlıyı bloke eder. Bloke olmak doğal bir savunma mekanizmasıdır. Devamlı mücadele yaranın ölümcül hale gelmesine sebep olur.

Oltaya takılıp çırpınan balığı acıyla değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir. Kurtulma güdüsüyle değerlendirmek daha doğru bir yaklaşımdır.

AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

OLTAYA TAKILAN BALIĞI SALMANIN GEREKÇELERİ

Avcının Oltaya Hangi Balığın Takılacağını Belirleme Şansı Var Mıdır?

Oltaya istemediğimiz, yasal olmayan veya bize göre ufak olan balık takıldığında geri salmaktan daha doğal bir şey var mıdır? Tabi ki, bu geri salma işlemini balığın yaşamını sürdürebileceği tarzda yapmamız gerekir. Yoksa pek çok kişinin yaptığı gibi, istemediğimiz balığı oltadan çıkarıp denize atmak çok doğru değildir. Oltadan çıkardığımız balığın yaşamasını sağlama sorumluluğu avcıya aittir. Örneğin kesesi şişerek gelen bir balığı, kesesindeki havayı ufak bir iğne ile delerek çıkarmamız ve ondan sonra bırakmamız daha doğru olacaktır. Hava kesesi inen balık rahatça dalabilecektir. Yoksa Martılar balık yesin diye balığı ölüme terk etmek doğru bir davranış değildir. Martılar, yaratan tarafından kendi yiyeceğini bulabilecek şekilde çok donanımlı olarak yaratılmıştır. Bizim işimiz Martılar için balık avlamak değildir. Fakat ölmüş bir balığı Martıya vermekte hiçbir sakınca yoktur. Ama mümkün olduğu kadar doğanın işine karışmamak en doğrusudur.

AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

Yemeyi Düşünmediğimiz Balık Oltaya Takıldığında Almak Ne Kadar Doğrudur?

Kendi yemeyeceğimiz bir şeyi başkasına yedirmeye çalışmak ne kadar etik bir davranıştır. Ayrıca yemeyi düşünmediğimiz balığı aldığımızda o balığın israf edilme riski çok fazladır. En doğrusu o balığı geri salmaktır. İhtiyaç dışı balığı alıkoymak bizi eninde sonunda israfa ve balığın azalması sonucuna götürür.

Aynı bağlamda bir başka yaklaşım da eş, dost ve komşu için balık avlamaktır. Bu yaklaşım da bizi yeter deme duygusundan uzaklaştırarak israfa götürür. Eğer bir merada kendi ihtiyacımızdan sonra eş, dost ve komşu için balık avlamaya devam edersek merayı bozmaya başlarız. Çünkü yeter deme duygumuzu bu şekilde öteleyerek balığı merada bitirene kadar av yapmaya devam ederiz. Mera bir kere bozuldu mu bir daha kolayca düzelmez. Bir sonraki sefer o merada balık yakalama şansımız kalmaz. Başka mera aramak zorunda kalırız. Her bulduğumuz meraya aynı şeyi yaparsak ne olur? Oysa her mera ufak kayıpları çok kısa sürede telafi edebilir. Böylece mera özelliğini korumaya devam eder. Bu da o merada her zaman balık avı yapma şansını verir.

AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

Eşe, Dosta ve Komşuya Balık Götürmek Görev Haline Dönerse

Eşe, dosta ve komşuya balık götürme çabası başlangıçta onlar iyilik gibi gözükse de bir süre sonra onların balıksız kalmasına sebep olur. Çünkü her bozulan meradan sonra balık avı yapmak güçleşir. Eskisi gibi balık alamayan eş, dost ve komşu şikayete başlar. Sanki sizin göreviniz onlara balık taşımakmış gibi… İşte o an yaptığımız hatanın farkına varmaya başlarız. Ama artık çok geçtir.

AVLADIGINIZ BALIGI GERI SALACAKTINIZ NEDEN TUTTUNUZ

Eş, dost ve komşuyla paylaşmayı mı seviyorsunuz. Onları sırayla çağırarak kendiniz için avladığınız balıkları paylaşabilirsiniz. Bu meranın bozulmasını engelleyeceği gibi dostluğunuzun daha pekişmesine ve onlarında sizi başka zaman kendi sofralarına çağırmasına vesile olacaktır. Balık verdiğiniz kişiler varı yoğu bilmez. Kaynak hiç tükenmeyecek zanneder. Oysa sofranıza gelen kişiler durumu gözleriyle görüp olana razı olmayı öğrenir. Sizi balık verme görevlisi olarak görmez. Sizi rızkını paylaşan bir dost olarak algılar. Bu durum; balık merası, dostluğunuz ve paylaşımlarınız açısından daha doğrudur.

İhtiyaç Fazlası Balık Avı Yapıldığında Fazla Olanı Geri Salmamak İsraf Değil Midir?

Balık avına giderken ihtiyacımız olan balık miktarını belirleriz. Örneğin “3 Kg balık bana yeter” diyorsak, bu avı yaptığımızda avı sonlandırmamız gerekir. Eğer bir seferde oltaya 1 Kg dan 5 balık takıldıysa hepsini almak diğer iki balığın israf olması sonucunu doğurabilir. Çoğunlukla da diğer iki balık israf olur. Doğru olan ihtiyaç fazlası olan diğer iki balığı geri bırakmaktır.

Unutmayın geri saldığınız her balık gelecekte avlayacağınız balığın üreticisi olacaktır. Bu durum sizin için balık avlamayı hak haline getirir. Çünkü bıraktığınız her balık sizin avladığınız balıkların üreticisi konumundadır. Yani kendi balıklarınızı avlarsınız. Bu düşünce insanı çok mutlu eder.

Ekonomik Verimlilik İçin Büyük Balık Avı Yapalım

Her balığı en olgun olduğu boydayken avlamak ufakların büyümesine ve çoğalmasına fırsat verir. Bu yüzden oltamıza takılan ufak balıkları geri salmamız gerekir. Sadece büyük olanların avını yaparak ekonomik olarak daha verimli avlanmış oluruz. Örneğin 15 cm Çinekopu avlamak yerine, 4 – 5 Kg Kofana avı yapmanın ekonomik verimliliği ortadadır. Bu sayede Çinekoplar büyür. Önce Lüfer sonra Kofana olur. Bir kaç sene sonra da 4 – 5 Kg Kofana avı daha da kolaylaşır.

Büyük balık avı yapmanın en önemli özelliği, avlanan balık adetlerinin azalmasıdır. Örneğin 5 Kg ve üstü bir büyük balık her aile için fazlasıyla yeterlidir. Ayrıca büyük balık avı avcının önce gözünü sonra karnını doyurur. Gözü doyan avcı çok çabuk yeter demeyi öğrenir. Büyük balık avında adetler azalırken daha çok kişiyi doyurmak mümkün olur. Böylece denizdeki balıklar hızla çoğalır. Bu durum ülke için büyük bir refah göstergesidir.

Avını Geri Salmak Avcılık Kültüründe Gelişmişlik Göstergesidir

Avcılıkta ustalaşan ve belli doygunluğa ulaşan kişi için avını geri salmak en üst tatmin seviyesidir. Avcı avını yaparak zaten hedefine ulaşmış olur. Avı yemek ihtiyaç değilse avı uygun şekilde geri salmak ve onun yaşamını sürdüreceğini bilmek çok büyük bir mutluluk vesilesidir. Yoksa öldürmenin mutluluk vesilesi olması, ancak sadizm ile açıklanabilecek hastalıklı bir ruh halidir. Av yapanın sevinci karnını doyurabilecek beceri seviyesine geldiği içindir. Buradaki sevinç başarı hissiyle açıklanabilir. Avın ölecek olması, gerçek avcı için her zaman üzüntü vesilesidir. İlk büyük balık avında her acının bunu yaşayacağını garanti ederim. Ufak balık avında bu hissi yaşamak zordur. Ama büyük bir balık bu duyguyu her avcıya yaşatır. Avına sevgiyle bakmayan gerçek avcı olamaz. Avına sevgiyle bakan avcı, av ihtiyaç değilse geri bırakır.

Avladığınız Balığı Geri Salacaktınız Neden Tuttunuz

Büyük Balık Avı Videosu: https://youtu.be/ElzUb-2VsJI

Avladığınız Balığı Geri Salacaktınız Neden Tuttunuz

Menderes Yahşi hakkında

Menderes Yahşi: (Rehber ve dalış eğitmeni) 8 Mayıs 1962 senesinde İstanbul doğdu. İ.Ü. İktisat Fakültesini 1986 yılında bitirdi. 1989 - 1995 senelerinde bankacılık. 1995 - 2003 senesinde kurucularından olduğu Escortland Taksim'de bilgisayacılık yaptı. 2003 senesineden beri Antalya-Adrasan'da Deepfishing ve Adrasanbalik olarak, balık avı turları düzenliyor. Evli, bir çocuk babası.
Bu yazı BALIK AVI, BALIK AVI EGITIMI, BALIK AVI VIDEOLARI, FOTOGRAFLAR kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

YORUMLAR (Lütfen, yorumunuz ile bize katkıda bulunun)

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.