Sürdürülebilir Avcılık Yumurtalı Balığı Bırakmakla Mümkündür :

Zıpkınla balık avı yapıyordum. Tam trofe Sinaritleri bulmuş derin suya dalmaya hazırlanırken zıpkının kabzası ahşaba bağlandığı yerden kırıldı. Mecbur tekneye döndüm. Sabah gelirken oltama takılan tek yem balığı ile büyük balık avı yapmaya karar verdim. Adrasan Sahiline yanaşana kadar oltama bir şey vurmadı. 12 m suyuna girmiştim. Olta dibe takılmasın diye hızlıydım. Tam “oltayı toplama zamanım geldi” diye düşünürken Akya oltama yapıştı. Kaloma o kadar hızlı boşalıyordu ki, çıkrık makinedeki 220 m ip misina bitmek üzereydi. Balığı kesinlikle durduramıyordum. Makinede en fazla 40 m ip misina kalmıştı. Tek çare motoru geri vitese takıp balığa doğru gitmekti. Motoru geri vitese takıp kalomayı bir miktar sıktım. Bu şekilde makineyi sardığımda teknenin geri gitme hızını arttırıyordum. Bu durum bana hızla ip misinayı toplama şansı veriyordu. Böylece ip misinayı sararak balığa doğru yaklaştım.
Balık oldukça hızlı bir şekilde tekneyi koyun ortasındaki dubaya doğru çekti. Artık “dubanın hangi tarafından geçsek daha iyi olur” hesabı yapmaya başlamıştım. Ama dubaya 20 – 30 m kala balığı teknenin yanına almam mümkün oldu. Balık çok yorulmamış olmasına rağmen sakin duruyordu. Bu bana tuhaf gelmişti. Çünkü 40 Kg üstü bir balığı 10 – 15 dakikada teknenin yanına yaklaştırmak hiç mümkün olmayacak bir iştir. Böyle bir mücadele bazen saatlerce sürer.

Miadı Dolmuş Oltanın Yaptıkları
Elimdeki oltanın çıkrık makinesini büyük balık avında uzun yıllar kullandık. Artık çok eskidiği için emekliye ayırmıştım. Hatta bu makinenin yenisini bulabilseydim yedek parça olarak kullanırdım. Artık yenisi bulunmaz olunca Omoto GTR25L seri çıkrık makineyi kullanmaya başladık. Bu çıkrık bir süre kenarda köşede kaldı. Sonra 2012 senesinde “teknede bir olta devamlı kaldın” diye diğerlerinin sağlam parçalarından bir makine topladım. Sonra ona 120 cm 7,5 Kg çekerli bir ufak kamış aldım. Bu kamışı turlarda üçüncü takım olarak yem balığı avında kullanmaya başladım. Böylece elimdeki çıkrık makine parçalarını yeniden değerlendirme fırsatım oldu. Böylece balık avı maliyetlerini düşürmenin bir yolunu uygulamaya sokmuş oldum.

Zıpkınla balık avına giderken yanıma olta almam. Teknedeki bu oltayı kullanırım. Bugünde bu oltayla av yapıyordum. Yem balığı avı için kullandığım oltaya fantazi bir balık atladı. Birisi “bu miadı dolmuş çıkrık makine ve kamıştan oluşan takıma 40 Kg üstü balık atlasa ne olur?” diye sorsa, “ya ip misina yetmez. Makineye bağladığımız düğüme gelinde ip kopup gider, ya da makinenin dişlileri bozulur” derdim. Derin suda bu av olsa yine aynı şeyi söylerim. Ama bu av sığ suda olunca çare üretme fırsatım oldu. “Ama sonrasında böyle bir takımla 10 – 15 dakika içinde böyle bir balığı teknenin yanına alabilmek nasıl mümkün oldu?” Bu soruyu hala kendime sorup cevaplar bulmaya çalışıyorum.

Bu Kadar Büyük Balık Sığ Suya Girer Mi
Yumurta bırakma döneminde ve büyük bir fırtınanın dinmeye başladığı son gün girer. çünkü kıyı yavru balıklarla dolu olur. Onun dışında kıyılarda bu kadar büyük balıkları görmek çok mümkün değildir. Çünkü kıyılardaki ufak balıkları ağ ve diğer yöntemlerle azalttığımız için balıklar derin meralardaki yem balıklarının peşine düşer. Ufaklar azaldıkça da bazı meralara hiç uğramaz olur.

Bugün bu balık Adrasan koyunda 12 m de muhtemelen yumurta dökmek için dolaşıyordu. Balığı teknenin yanına aldığımda, gözümün önüne balıktan çıkması mümkün olan yumurta miktarı geldi. Daha önceden 15 – 20 Kg Akyalardan çıkan yumurtaları görmüştüm. Bu yavrulara yaşama şansı vermek görevimiz olmalıydı. Onca yavru gün yüzü görmeliydi.
Aslında Yorulmamış Balık Ne kadar Sakin Duruyordu
Daha önceden defalarca 30 – 40 Kg Akya avları yaptık. Böyle bir oltayla çok güçlü olan bu balıkları çekmek mümkün değildir. Kaldı ki yormak hiç mümkün değildir. Tekneyi balığa çektirme taktiği belli oranda balığı yorabilir. Ama bu kadar büyük balığı teknenin yanına aldığımda bu kadar sakin durması normal değildi. Sanki balık onu bırakmak istediğimi biliyor ve bana izin veriyor gibiydi. Özellikle kancayı çıkarırken bir elimde fotoğraf makinesi, diğer elimle de kancayı çıkarmaya çalıştığım pense vardı. Pense ile kancayı çıkarırken balık da sudaydı. Balık sakin durmadan bu yapılması çok mümkün olmayan bir işti.

Kancayı çıkardıktan sonra balığı bir elimle çevirip kuyruğundan tutup denize doğru ittirerek yol verdim. Balık sakince kuyruk sallayarak özgür yaşantısına geri döndü.
Üç Hafta Sonra Zıpkınla Balık Avındayım
Apnea’ya tamir için gönderdiğim zıpkın mükemmel şekilde yapılmış olarak geri geldi. Hemen Sinaritlerin peşine düştüm. Merada üçüncü dalışımı yaptığımda Sinaritler 20 m suyunda gezinmeye başladı. Suyun yüzünde uzunca bir nefeslenme sürecinden sonra tam dalışa geçiyordum ki, bir patlama sesi ile irkildim. Ne oldu diye baktığımda lastiğin bir ucundaki ipin bağlı olduğu metal topuz parçası yerinden çıkmış ipi koparıp, kim bilir nerelerde suya düştü. Meğer metal topuzu lastiğe soktuğum yeri iple iyice sıkamamışım. Bu vaziyette dalmanın yine imkanı kalmamıştı. Mecburen yine tekneye döndüm. Bu problemi çözecek için yanımda hiçbir şey yoktu. Yine sabah oltama atlayan bir tane yemlik balıkla büyük balığa bakmak dışında seçenek kalmamıştı.

Adrasan Koyunda Dip Gözükmeye Başlamıştı
Bir yandan zıpkınla bir türlü avını yapmanın kısmet olmadığı Sinaritleri düşünerek yol aldım. Gerçi Sinaritleri görmüş olmak bile mutlu olmak için yeterliydi. Hava ve deniz çok güzeldi. Keyifle yol alarak Adrasan Koyunda ilerledim. Derinlik azaldıkça hızımı arttırdım. Bir ara düşüncelere fene halde dalmıştım. Geri saldığım yumurtalı Akyanın oltaya vuruş anı gözümün önünden film şeridi gibi geçiyordu. Bir anda çok fazla kıyıya sokulduğumu fark ettim. Olta nasıl olmuşta dibe takılmamıştı. Hemen motoru en düşük hıza indirip kalkıp oltayı hızla toplamaya başladım. Daha bir iki tur sarmadan balık oltaya atladı. Kaloma çılgınlar gibi boşalmaya başladı. Artık böyle bir durumda ne yapacağımı biliyordum.

Kıyıda Devasa Balıkla Mücadele Operasyonu
Motoru geri vitese takıp balığa doğru bir süre yol alırken, kalomayı biraz sıkıp oltayı sarmaya başladım. Sonra motoru boşa aldım. Balık tekneyi çekerken bende boşalttığı ip misinayı toplamaya başladım. Yine hızla koyun ortasındaki dubaya doğru yol alıyorduk. Bu sefer dubaya 10 – 15 m kala balık teknenin yanında gözüktü. Tam bu anda kamış kırıldı. Tam eldiven giymeye hazırlanırken balık asılınca biraz daha makineyi sardım. Takımın geldiğini görünce eldivenleri giymekten vazgeçtim. Takımı çekmeye başladım. Balık hala çok dinçti.

Zorda olsa balığı teknenin yanına kadar getirdim. Balığı almak için hamle yaptığımda balık hışımla elimden kendini kurtardı. Bunu bir kere daha denedim. Yine aynı şey oldu. Balık gelmek istemiyordu. Her kurtulma hamlesinden sonra benimde onu alma isteğim kalmamıştı.

Aklımdan “bu kadar kıyıya kadar sokulduysa hala yumurtalı olmalı” düşüncesi geçiyordu. Yine gözümün önüne balığın yumurta keseleri geldi. Yok bu balığı almamalıydım. İçimden bu balığı almak hiç geçmiyordu. Uzanıp kancayı çıkarmaya çalıştığımda çok sakince beni bekledi. Sonra hızla penseyi tekneye bırakıp tek elimle balığı çevirdim. Kuyruğundan tutup denize doğru ittim. O da sakince kuyruk sallayarak özgür maviye doğru yol aldı.

Her iki yakala bırak avımda da içimi büyük bir mutluluk kaplamıştı. Hani ufak balıkları bırakınca büyük balıklar yakalıyorduk ya, bu sefer ne olacaktı? Söyleyim. Bütün yaz boyunca oltalarımıza rekor balıklar atladı. Hatta bir avda 56 Kg bir Akya avladık. Bu seni büyük balıkların sezonu ilan ettik.

Sezon Kapanışı
Son videodaki yakala bırak avımız da sezon kapanışı oldu. Bütün sezon boyunca o kadar büyük balıkların avını yapmıştık ki, 10 Kg civarı balıkları geri salmaya başladık. Bir çok 10 – 15 Kg Akya’yı ufak diye geri saldık. Gözümüz hep 25 – 30 Kg olan balıklardaydı.

Sürdürülebilir Avcılık Yumurtalı Balığı Bırakmakla Mümkündür
Büyük Balık Avı Videosu: https://youtu.be/yLiUxIoIldI