Muhteşem Bir Günde Sinarit Avı :
Meteoroloji o kadar güzel bir hava gösteriyordu ki, sabah erkenden soluğu teknede aldım. Teknede olunca balık avı kaçınılmaz oluyor. Aslında niyetim denizde olmaktı. Bu kadar güzel bir havada denizde olmamak bir denizciye yakışmazdı. Bende bu düşüncelerle güneş doğmadan denizde yerimi aldım.
Adrasan Koyundan Sulu Ada istikametine doğru yol alırken oltalar sudaydı. Daha koy içinde yemlikler oltaya atlamaya başladı. Adrasan Fenerini geçtikten biraz sonra oltaları topladım. Balık kovasında yeterince yemlik balık vardı. Manzarayı seyredip güzel fotoğraflar çekerek yola devam ettim. Bu arada sabah çayı da çok keyifli oluyordu.
Güneşin Doğuşu
Güneş denizin üzerinde yükselirken çok güzeldi. Tam bir arkadaşın teknesi ile yanından geçerken güneşe karşı onun fotoğraflarını çektim. Sonra bir kaç tane daha güneşe karşı fotoğraf denemeleri yaptım. Ardından hızla Sulu Ada istikametine doğru yol aldım. Adaya yaklaşırken bir canlı yem için olta çekmeye başladım. Tam büyük balık avına başlamayı düşündüğüm merada yem balığını aldım. Bunun üzerine hemen Melek Gözü ile hazırladım takıma canlı yemi takıp suya bıraktım.
Merada benden başka hiç kimse yoktu. Merada pozisyon alıp yemi indirmeye başlarken arkamdan bir arkadaş daha meraya yaklaşmaya başlamıştı. Oltaya dip yaptırmak için motoru boşa aldım. Arada kısa mesafe yol vererek takıma dip yaptırdım. Melek Gözü dibe dokunduğunda tekneye yol verdim. Tam o anda kaloma boşalmaya başladı. İlk başta çok sıkı bastı. Balığı, dibi taşlık olan meradan uzaklaştırırken kaloma boşaltmaya devam etti. Sonra benimle açık suya doğru gelmeye başladı. Kalomayı hiç sıkmadan balığı iyice açık suya aldım. Sonra orada motoru kapatıp balıkla mücadeleye başladım. Artık balık çok mücadele edemeden geldi. Muhtemelen balığı dışarı alırken çok yorulmuştu.
Sinarit Avlamanın Keyfi
Balık suyun yüzünde gözüktüğünde “Sinarit mi, Trança mı” diye önce bir şaşkınlık yaşadım. Tekneye yaklaştırırken Sinarit olduğu net bir şekilde gördüm. Tam suyun yüzüne çıktığında mücadele etmeye başladı. Tekneye alırken bir kaç hamle yapmak zorunda kaldım. Ama Sinarit için her şeye değerdi. Hatta o an kancadan kurtulup kaçsa bile üzülmezdim. Sinariti suyun yüzünde mücadele ederken görmek bile benim için yeterliydi. Sinarit, yemek ihtiyaç olmasa asla dokunmayacağım balıkların başında gelir. Denizde en çok sevdiğim balık Sinarittir. Denizdeki en usta avcının Sinarit olduğunu düşünürüm. Ne kadar usta bir avcı olduğunu dalışlarda çok gördüm. Bazen zıpkınla av yapmayı bırakıp onun av yapışını seyrediyordum. Bu yüzden Sinarit’e büyük saygı duyarım.
Bir Günün Güzel Olması İçin Ne Lazım
Birinci öncelikle denizde olmak lazım. Sonra deniz ve havanın güzel olması lazım. Ama en güzeli oltamda Sinarit olması lazım. Örneğin zıpkınla dalarken günümün güzel olması için Sinarit görmem yeterlidir. Daha güzel olması için Sinarit avlamam yeterlidir. Ama teknede Sinarit olması günümün geri kalanı ve sonraki birkaç gününün güzel geçmesi için de yeterlidir. Dalarken Sinarit gördüğüm her gün çok bereketli ve çok güzel geçti.
Zıpkınla Sinarit Avına Niyet
Geçmiş senelerden bir gündü. Sezon başında bir merada zıpkın ile Sinarit avına gitmiştim. Öncesinde güzel antrenman yaptığım için 20+ m de rahat agaşon yapabiliyordum. Önce 16 m.de Sinaritleri gördüm. Sonra 19 m.de yanıma yaklaştırdım. Sinaritler 22 m suyunda dolaşıyorlardı. Yukarı çıkıp iyice nefeslendim. Tam dalmaya hazırlanıyordum bir patlama oldu. Bir anda su köpükle doldu. Görüşüm kayboldu. Dalış pozisyonuna gelerek kalbimi iyice yavaşlattığım için sakin kalabildim. Kabarcıklar azalınca ahşap zıpkının kabzadan kırıldığını gördüm. Zıpkını alalı 13 sene olmuştu. Sakince etrafımda dönerek zıpkının ahşap kısmını buldum. Sonra şişi elime alıp tekneye döndüm. Bereket tekne daldığım yere çok yakındı. Böyle bir durumda dalış imkanı kalmamıştı.
Sinarit Avı Niyet Akya Avına Kısmet
Dalış merama gelirken bir yemlik balık almıştım. Akya Oltasına onu takıp suya bıraktım. Bu şekilde Adrasan Koyuna doğru dönüşe geçtim. Her şeye rağmen Sinaritleri gördüğüm için keyfim yerindeydi. “Demek ki, bugün Sinarit avlamak kısmet değilmiş” diyordum. Zıpkın için çok da üzülmüyorum. “Nasıl olsa bir kabza alıp durumu düzeltirim” diye düşünüyordum.
Adrasan Koyu yarılamış kıyıya doğru yaklaşıyordum. Artık derinlik 20 m altına düştüğü için hızımı arttırmıştım. Yoksa Akya Oltası dibe sürtebilirdi. Dibe sürttüğünde ot, çöp alabiliyordu. Böyle bir durumda balık avı hayal oluyordu. Aklımda büyük balık hayali vardı. Tam 12 – 13 m suyuna girmişken oltayı toplamaya hazırlanıyordum. Ama çok şiddetli bir şekilde kaloma boşalmaya başladı. Kısa bir sürede çıkrık makinedeki 240 m ip misinadan geriye 30- 40 m kadar kaldı. Kıyıya doğru devam etme şansım yoktu. Zaten bunun bana faydası da koktu. Hemen kalkıp motoru geri vitese taktım. Tekne tornistanda 2 – 3 mil ile giderken, kalomayı sıkıp ip misinayı sarmaya başladım. Bu şekilde balığın çekişi benim ip misinayı sarmama mani olmuyordu.
Bir süre sonra motoru boşa alıp balığın tekneyi açığa doğru çekmesine izin verdim. Yani kalomayı, tekneyi balığa çektirerek vermiş oldum. Bu şekilde zor olsa da ip misinayı sarmaya devam edebiliyordum. Balık oltaya yakalandıktan 15 dakika sonra teknenin yanındaydı. Devasa bir Akya’yı ufacık olta ile 15 dakika gibi çok kısa bir sürede teknenin yanına yaklaştırabilmiştim. Olan bitene inanmak mümkün değildi.
Yakala Bırak Avı
Bir anda aklıma “bu kadar büyük balığın, bu kadar sığ suda ne işi var” sorusu geldi. Kafamda o anda bir ampul yandı. “Yumurta dökmek için bu kadar sığ suya girmişti”. Hemen Akya’yı kancadan kurtarıp geri saldım. O anda o kadar mutluydum ki, durumu Sinarit avını yapamamış olmaya yormuştum. Sonrasında bu durum ufak değişiklikler ile üç hafta sonra yeniden tekrarlandı. Yine oltamda 30 Kg yumurtalı Akya vardı. O balığı da geri saldım. Yine Sinarit avını yapmak kısmet olmamıştı. Ama ben çok mutluydum. Kendime “avcılık işte bu” diyordum.
Yaşasın Sinaritler. Yaşasın denizlerin en büyük avcıları.
Muhteşem Bir Günde Sinarit Avı
Büyük Balık Avı Videosu: https://youtu.be/I8STVYqQBMA