Tarih Turizmi Türkiye Ekonomisini Şaha Kaldırabilir :
Tarihi eserlerimiz taş değil en değerli hazinelerdir. Üstelik onları ne kadar iyi tanıtabilirsek değerleri de o kadar çok artacaktır. Tanıtımı elmasın parlatılma aşaması olarak değerlendirebiliriz. Elmas ne kadar parlatılırsa değeri o kadar çok ortaya çıkar. Ancak parlatılan elmas meraklılarının beğenisine sunulabilir. Tarihi eserlerin hazine olmasını sağlayacak en önemli unsurlar; tanıtım ve sunumdur.
Tarihi Eserlerin Tanıtımı
Bizim her alanda en zayıf kaldığımız konu tanıtımdır. Günümüzde en etkin tanıtım youtube gibi video paylaşım siteleridir. Dünya üzerindeki milyarlarca insan her gün youtube’da merak ettiği bir çok konunun videosunu izliyor. Bu yüzden her tarihi eserimiz için çok iyi hazırlanmış videolar çekip youtube’da yayınlamalıyız. Bu videoları en detay bilgiler ve resimlerle birlikte web sitelerimizde de yayınlamalıyız. Böylece topyekun ülkemizin ve tarihi eserlerimizin tanıtımını yapmış oluruz. Ancak bu şekilde dünya üzerinde yaşayan 7.7 milyar insanın beğenisine ulaşabiliriz. Üstelik bu yol en ekonomik ve en etkili tanıtım yoludur. Ayrıca bu tanıtım şekliyle çok büyük tanıtım gelirleri elde etmek de mümkündür. Bu yönteme “kazan ve hep kazan yöntemi” diyebiliriz.
Tarihi Eserlerin Restorasyonu
Tanıtım faaliyeti devam ederken bir yandan da hazinelerimizi sergilemeye hazır hale getirmemiz gerekir. Sergileme kesinlikle aslına uygun olarak yapılmalıdır. Takii, biz yeterince gelir elde edip, bu eserleri aslına uygun restore edecek yetkin sanatçıları yetiştirene kadar. Belki kısa dönemde restorasyonu, bu işte yetkin kişileri ülkeye transfer ederek yapabiliriz. Restorasyon konusu en çok dikkat edilmesi gereken konudur. Kötü restorasyon en değerli elması taşa çevirebilir.
Tarih Turizmi Kültür Turizmiyle Desteklenmelidir
Ülkemiz tarihi eserler kadar kültür turizmi, el zanaatları ve yemekleriyle de dünyada en ayrıcalıklı yerdedir. Tabii önce bizim bu durumu keşfetmemiz gerekmektedir. Kendi potansiyelini keşfedememiş kişiden verim beklemek mümkün olamaz. Biz, ne kadar zengin tarih ve kültürel yapıya sahip olduğumuzu keşfedip, bunu dünyaya pazarlamamız gerekir. Bunu yapmak sanayileşme yoluyla zenginleşme çabasından çok daha kolaydır. Üstelik doğal güzelliklerimiz ve misafirperver insanımızla bunu yapmak çok daha kolaydır.
Tarih ve kültür turizmini öncelikli olarak ele almalıyız. Bu sayede çok kısa zamanda büyük gelirler elde edebiliriz ve milli refahımızı arttırabiliriz. Tarih ve kültür turizmi 365 gün yapılabilir bir faaliyettir. Sadece İstanbul bu işten yıllık 300 milyar gelir elde edebilecek potansiyele sahiptir…
Tarih ve kültür turizminin yapılamayacağı bir ilimiz veya ilçemiz yok gibidir. Ülkenin her yerinde bu faaliyet 365 gün yapılabilir.
Elimizdeki Potansiyeli Nasıl Anlayabiliriz
Sadece Eminönü – Balat arası bölgeyi Amerikalılara işletmeleri için verelim. Bizim bu bölgeden kazandığımız turizm gelirinin milyar katını kazanabilirler. Bu bölgeye birde Beyoğlu bölgesini katalım. Bu bölge, dünyada en fazla tarihi değere sahip ülkeden daha fazla tarihi ve kültürel değere sahiptir. Toprağın altında keşfedilmeyi bekleyenler de cabası. Ülkemizdeki potansiyeli anlatabilmek için bu ufak örnek yeterli olur.
Ülkemizde kaç tane antik kent kalıntısı vardır? Dünyada en çok seyredilen National Geographic ve benzeri televizyon kanalları dünya üzerindeki toplam 10 – 15 antik kenti tanıtıp duruyor. Sadece Antalya bölgesinde onlarca antik kent var. Üstelik bunlar hala kazıları devam eden, keşfedilmekte olanlar. Daha hiç keşfedilmemiş kim bilir kaç tane daha var?
Örneğin Antalya Körfezinde kaç tane antik gemi batığı kalıntısı vardır? Kalıntıların çalınanlardan geri kalan kırıntılarına bakılırsa, binlerce… Mesela bunlardan bazıları Yunan Mitolojisinin nerede yaşandığını aydınlatabilir mi????????
Tarih Turizmi Türkiye Ekonomisini Şaha Kaldırabilir
Antalya Adrasan Kız Kalesi Videosu: https://youtu.be/MkSlPr8evH8
Büyük Balık Avı Videosu: https://youtu.be/h1GR9bB7mr4